İki bira ve portakallı gazoz da getirin. - Tapyoka pudinginiz var mı? | Open Subtitles | إثنان من البيرة،وصودا البرتقال ألديكم حلوى التابيوكا؟ |
Başlangıç olarak mavi çorba... üstlük olarak portakallı muhallebi... esas yemek olarak da... pıhtılaşmış yeşil bulamaç. | Open Subtitles | يمكننا تناول حساء أزرق كبداية ثم مخفوق البرتقال فى النهاية وبالنسبة للوجبة الرئيسية |
portakallı bir kokteyl alacağım. | Open Subtitles | هل لى من فضلك بعصير البرتقال مع بعضا من شرائح الأناناس من فضلك ؟ |
İki portakallı! Niye suratın asık! | Open Subtitles | عصيري برتقال يا أنطونيو ، لماذا هذا الوجه ؟ |
Bana bir iyilik yap. Git bana portakallı gazoz falan bir şey al. | Open Subtitles | قم بعمل معروفُ لي، أحضر لي مشروب برتقال أو ما شبه |
Hiç sanmıyorum. Daha önce binlerce kez portakallı ördek yaptım. | Open Subtitles | لا أعتقد ، لقد صنعت البط بالبرتقال آلاف المرّات |
portakallı olur ve buz dolu bir bardakta servis edilir. | Open Subtitles | انه برتقالي و يكون في كأس بثلج |
portakallı draje Bleeker'ın tek kötü alışkanlığıdır. | Open Subtitles | رد فعل بليكر الوحيد هو اخذ بعض حبوب البرتقالية |
Tamam, Bir alkolsüz bira ve bir portakallı soda. | Open Subtitles | حسناً،واحدةشربتجعّةمحلاّة.. والأخرى شربت صودا بنكهة البرتقال |
Çikolata beni canlandırıyor. portakallı bitter çikolataya bayılıyorum. | Open Subtitles | الشيكولاته تمُدني بالطـاقة، فأنا أحب البرتقال المُر بالشيكولاتة |
Baksana şuna, serumuma portakallı gazoz koydum. | Open Subtitles | انظري، وضعت صودا البرتقال في كيس المحلول الوريدي |
- ...portakallı gazoz... - Çok sever. | Open Subtitles | المياه الغازية بطعم البرتقال ، أنه يحبها |
Bunlar portakallı ya da limonlu mu? | Open Subtitles | هل تلك المصاصات تأتي بنكهة البرتقال أو الليمون. |
Bu kez portakallı olsun. | Open Subtitles | أيتها الممرضة هل يمكنني الحصول على المزيد من كاسات الجيلي.بنكهة البرتقال |
Yarı guava, iki damla portakallı elma çok azıcık greyfurt ve bir dilim limon olsun. | Open Subtitles | نصف جوافا ونصف تفاح مع رشة برتقال ومع القليل من عصير الجريب.فروت وشريحة ليمون, بسرعة |
Dün gece biraz portakallı dondurma yiyeyim diye uyandım birden gözüme takıldı. | Open Subtitles | الليلة الماضية، استيقظت من أجل عصير برتقال وقد لفتت انتباهي |
portakallı dondurmalarının üzerine dondurma tanımıyorum. | Open Subtitles | وصدقيني، إنّه يملك أفضل مثلجات زهر برتقال تناولتها يوماً. |
Samantha, çocukluğunda annesinden hatırladıklarını yaptırıyordu öksürük şurubu ve buzlu portakallı soda. | Open Subtitles | والتي لسامانثا يعني مما يجعل لها أمي وتضمينه في علاج الطفولة - شراب السعال وفانتا برتقال الصودا فوق الجليد. |
portakallı çörek almıştım sana ama acıkıp yedim. | Open Subtitles | احضرت لك كعكة بالبرتقال والتوت البري ولكني أصبحتُ جائعاً |
portakallı olan herşeyi yerim portakal hariç. | Open Subtitles | البرتقال ماعدا برتقالي لونه شيء أي سآكل |
Küçükken en güzel geceliğimi giyer, portakallı ve vanilyalı gazozları şampanya kadehine koyup karanlıkta "Aşk Gemisi"ni izlerdim. | Open Subtitles | كنت أرتدي رداء النوم وأخلط الصودا البرتقالية ومشروب الفانيلا في زجاجة الشمبانيا وأجلس في الظلام وأشاهد قارب الحب |
Bal hardallı jambon ve kaşar peynirli, mini portakallı bisküviler. | Open Subtitles | البسكويت البرتقالي الصغير مع لحم خنزير وخردل وعسل وجبن تشادر |
Neden ona bu portakallı şeyden vermiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لاتعطينه من هذه الاشياء البرتقاليه ؟ |