İlk prensiplerden başlayarak, fevkalade karmaşık ve kullanışlı bir sisteme kadar ulaşmak muazzam bir kişisel zafer. | TED | إنه انتصار شخصي هائل من الذهاب من المبادئ الأولى وصولاً خياليا إلى نظام معقد ومفيد. |
Birinin hayatı için yalvarmaktansa prensiplerden ödün vermek hata olur. | Open Subtitles | من الخطأ أن التسول لحياة واحدة ولكن لتقديم تنازلات بشأن المبادئ |
Ben burada prensiplerden, sistemden bahsediyorum. | Open Subtitles | انا أتحدث عن المبادئ كيف يمكنك ادارة 340 كرونة في اليوم ؟ |
İnsanları prensiplerden daha çok severim. | Open Subtitles | احب الناس أكثر من المباديء و ناس بدون مباديء , أفضل بكثير |
En sevdiğim prensiplerden biri çekme gücü, yani kaynakları merkezde toplayıp her şeyi kontrol etmek yerine, onları ağdan ihtiyacınız olduğunda çekme fikri. | TED | يعتبر مبدأ قوة الجذب واحدا من المبادئ المفضلة لديّ والذي يقوم على جذب المصادر نحوك من الشبكة مثلما تحتاج إليها بدلا من تخزينهم في مركز و السيطرة كل شيء. |
İnsanları prensiplerden daha çok seviyorum. | Open Subtitles | إنني أحب الأفراد أكثر من المبادئ |
Ama sen prensiplerden ne anlarsın ki? | Open Subtitles | لكن لماذا أتحدث في المبادئ معك ؟ |
Ve onu tanımadan önce, büyük insanların prensiplerden oluştuğunu anlamamıştım. | Open Subtitles | وليس حتى... قابلتُها وأدركت أنها من الناس العظماء حيث لا يوجد هناك إختلاف بين المبادئ والشخص |
Tamam, prensiplerden konuşalım. | Open Subtitles | حسنا، تريدين التحدث عن المبادئ. |
Size, akılda tutmamız gereken bazı prensiplerden birkaçını amımsatmama izin verin: "Verilerden yola çıkan bir sağlık devrimi hepimize daha iyi, daha hızlı ve daha güçlü olma sözü veriyor. Rakamlarla yaşıyoruz." | TED | لدينا هنا بعض الأشياء، المبادئ التي تحكم المبادئ و التي يجب وضعها في الإعتبار : "ان الثورة الصحية القائمة على المعلومات تعد بجعلنا جميعا أحسن، أسرع، و أقوى. الحياة وفقا للأرقام." |