| Onlar insan rüşvetleri, seni iyi kalpli velet. | Open Subtitles | هذه الألعاب هي رشاوى للناس يا طيب القلب أيها الجاهل الصغير |
| Kumar borçlarım beni cepheden uzak tutanların rüşvetleri falan. | Open Subtitles | ديون القمار... رشاوى لتبقي لي من الجبهة.. وجميع بقية. |
| Hükümet kurumlarına verilen rüşvetleri, karşıtlara yapılan tehditleri anlattılar. | Open Subtitles | رشوة الأجهزة الحكومية وتهديدات لمن يعترض طريقهم... |
| - Evet. Gerçekten de babamın o rüşvetleri aldığına inanmıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تصدقين حقاً بأن أبي أخذ رشوة ؟ |
| rüşvetleri peçete dağıtır gibi verir diyorlardı. | Open Subtitles | الإشاعة تقول أنه يدفع الرشاوي مثل الحلويات |
| Üniversiteyi, hediyeleri, rüşvetleri falan da hesaba katmadık daha. | Open Subtitles | و هذا بدون الكلية إضافة إلى كل الهدايا و الرشاوي |
| Yalnızca rüşvetleri sana bir servete mal oluyordur. | Open Subtitles | لابُد أن الرشاوى وحدها قد كلفتك ثروة طائلة |
| Lindsay, radyo rüşvetleri makalesiyle uğraşıyorsun. Ona devam et. | Open Subtitles | (ليندسي), أنت مشغولة بقطعة رشوة قناة الراديو. |
| rüşvetleri devamlı verdiğini söyledi ama bu sorumlu federal ajanı ilk defa görmüş. | Open Subtitles | أخبرني بأنّه ملتزم بدفع الرشاوي ولكن العميل المسئول |
| Hoffman ve Pallagen'in rüşvetleri yasal olarak alabilmek için kurdukları kuruluş. | Open Subtitles | "إنّها مؤسسة تمّ إقامتها من قبل (هوفمان) و"بالاجين لقمع الرشاوي القانونيّة |
| Bay Kochenko da o rüşvetleri verenlerden birisiydi. | Open Subtitles | لأنه أخذ الكثير من الرشاوي، والسيد (كوتشينكو)، كان من دفع تلك الرشاوي |
| Bay Kochenko da o rüşvetleri verenlerden birisiydi. | Open Subtitles | "السيد (كوتشينكو)، هو من دفع تلك الرشاوي" |
| Verdiği rüşvetleri bir daha göster. | Open Subtitles | دعني أرى الرشاوى مجدداً |