Temelde bir tipi, efendim - rüzgarlar saatte 80 mile kadar hızlanabiliyor. | Open Subtitles | إنها عاصفه ثلجيه , سيدي سرعة الرياح حوالى 80 ميل فى الساعه |
Soğuk rüzgarlar ve serin, ferah bir havuz kombinasyonumuz var. | Open Subtitles | إنظر إلى هذا, لدينا مزيج من الرياح الباردة والبركة الباردة |
Zira kuzeydoğu menşeili rüzgarlar, Amazonlar'ın üzerinden geçerken su buharını da verimli bir şekilde toplarlar. | TED | بسبب الرياح التجارية الشمالية الشرقية اثناء مرورها فوق الامازون تلتقط بخار الماء بفعالية |
Saatte 900 km hızla esen kızıl rüzgarlar olacağını söylemişlerdi. | Open Subtitles | يقولون بأن هناك رياح ملتهبة بسرعة 500 ميل في الساعة |
Çok güçlü rüzgarlar var ve yılda neredeyse 4.000 milimetrelik bir yağış miktarı mevcut, bu yüzden uygun koşullar bulabilmek gerçekten, ama gerçekten çok zor. | TED | وتوجد رياح قوية، وتسقط أمطار بمعدل 4000 ميليمتر في السنة، لذلك فإنه من الصعب جدًا جدًا أن تجد ظروفًا ملائمة. |
Ve bu rüzgarlar çok ama çok sert olabiliyor | TED | وهذه الرياح الموجودة بأعلى يمكن أن تكون عنيفة جداً. |
Ancak bu rüzgarlar ilk etapta beklemediğimiz rüzgarlardı. | TED | لكنها كانت الرياح التي لم نتوقعها من الأساس. |
Sıcaklık, akıntılar ve rüzgarlar değiştikçe çarpma ve sürtünmelerle buz gıcırdar, çatlar, patlar ve gürülder. | TED | فهو يُطلق صريرًا ويتصدَّع ويتشقق وينهار، حين يصطدم ويحتكُّ بسبب تغير درجة الحرارة أو التيارات أو الرياح. |
Rotamı öyle planlamaya çalışıyorum ki, ben uyurken rüzgarlar ve akıntılar beni doğru yönde sürüklesin. | TED | حسناً , أقوم بتحديد مسارى بناءً على الإنجراف بقوة الرياح والتيارات المائية أثناء نومى |
Şeytan adasında rüzgarlar ve deniz güçlü. | Open Subtitles | الرياح والبحار العالية تحيط جزيره الشيطان |
Doğudan rüzgarlar... Batıdan da güneş... | Open Subtitles | عندما تأتى الرياح من الشرق ♪ و الشمس من الغرب ♪ |
Sert rüzgarlar Mayıs'ın sevgili tomurcuklarını sallıyor. | Open Subtitles | تهز الرياح العاتية البراعم العزيزة في الربيع |
Füzeler patladıktan sonra rüzgarlar zehrimi bütün dünyaya yayacak. | Open Subtitles | بعد أن تنفجر، الرياح سوف مبعثر بلدي السم في جميع أنحاء العالم. |
Hızı saaatte 100-120km'ye ulaşan rüzgarlar, etrafa kum ve enkaz parçalarını savuruyor. | Open Subtitles | التقارير تقول بأن سرعه الرياح ستكون حوالى من 50 الى 60 ميل بالساعه |
dandan esen rüzgarlar bize söylüyor yolcular neredesiniz gelin buraya hadi aşk dünyasına gidelim | Open Subtitles | يغني ويدندن هناك غناء وألحان بكل مكان الرياح العاصفة تقول لنا أيها المسافرون بالطريق ، تعالوا إلي هنا |
Yine de hakim rüzgarlar, Los Angeles şehrinde... orta seviye bir serpintiye yol açacak. | Open Subtitles | على كل حال الرياح ستنقل النتائج التتابعية بعدها عائدا بها الى لوس انجلوس |
Olağanüstü rüzgarlar, aynen ortaya çıkışları gibi, aniden yok oldular. | Open Subtitles | رياح غير إعتيادية إختفت فجأة مثلما جائت. |
Ancak kuzeyden soğuk rüzgarlar esmeye devam ediyordu ve zaman hala ondan yanaydı. | Open Subtitles | لكن الوقت كان ما يزال حليفه بعد بدء رياح الشتاء البارده فى الهبوب من جهة الشمال |
Elbette, 170 kilometre hızda da rüzgarlar çıkar, hiç görmediğimiz fırtınalar gibi. | Open Subtitles | بطبيعة الحال، سوف تكون هناك رياح 170 ميل في الساعة أيضا، والعواصف وكأننا لم أر قط. |
Güneydoğuda saatte 65 kilometre hızında ani rüzgarlar var. | Open Subtitles | لدينا رياح جنوبية شرقية بسرعة 40 ميل فى الساعة |
#Ani rüzgarlar üzüverdi mevsimi.# | Open Subtitles | " لقد إضطرب نسيم الهواء و الطقس هذا اليوم " |
Hava raporlarına göre bu gece ve yarın kar ve şiddetli rüzgarlar bekleniyor ve hava ısısı sıfırın altına iniyor. | Open Subtitles | والتنبؤات الجويه تشير إلى مزيد من الثلوج والرياح العاصفه الليله وغداً مع درجات حراره تهبط إلى ما تحت الصفر |
Fırtınalar, rüzgarlar, yağmur, hatta göller. | Open Subtitles | عواصف ورياح وأمطار وحتى بحيرات |
Şeytanın burnundan çıkarcasına şiddetli rüzgarlar gemisini plastik bir ördek gibi alabora etmiş. | Open Subtitles | هبت عاصفةٌ قوية مباشرة مِنْ خياشيمِ الشيطان أصبحت سفينته كالبطة المطاطية |
Bir fırtına patlıyor ve ve dondurucu rüzgarlar esmeye başlıyor. | Open Subtitles | تهُب عاصفة ثلجية، وبصحبتها رياحٌ عاصفة قوية. |