Felaket riski çok yüksek. Tayfanın da rızasıyla, daha uygun bir sahil bulmak için zaman istiyorum. | Open Subtitles | بموافقة الطاقم، أطلب بعض الوقت للبحث عن شاطئ آخر مناسب. |
Buraya gelmemin sebebi Raymond'dan kendi rızasıyla teslim olmasını istemekti. | Open Subtitles | ما جعلنى أجىء اليوم هو أن أطلب من ريموند أن يضع نفسه طواعية قيد الأعتقال |
Kendi rızasıyla kaçtı. Aynı şekilde geri dönecek. | Open Subtitles | لقد هربت بإرادتها، وستعود بإرادتها كذلك. |
Ama Onu gemiye almadan önce, bunu kendi rızasıyla yaptığından emin olmalıyım | Open Subtitles | لكن قبل أن أسمح لأي أحد أن يصعد على متن السفينة يجب أن أتأكد . لو أن هذا بمحض إرادته أم لا |
Jolene ve Chad'in iki tarafın da rızasıyla birlikte olduklarını kanıtlamamız gerekiyor. | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى إثبات أن ممارسة الجنس بين جوليني وتشاد كان بالتراضي. |
Böyle bir şeyi kendi rızasıyla yapmış olamaz. | Open Subtitles | أعلم أنها لن تفعل شيئاً كهذا بمحض إرادتها. |
Seninle gönül rızasıyla evlendim bu yüzden Tanrı katında, sana kızgın davranmaya hakkım yok. | Open Subtitles | لقد تزوجتك بكامل ارادتي لذا أنا لاأملك الحق في ان أفرغ غضبي من القدر عليك |
Bak tatlım, adam işbirliği içerisindeydi. Kendi rızasıyla olay yeri inceleme ekibinin dairesini araştırmasına izin verdi. | Open Subtitles | إسمعي يا عزيزتي، لقد تعاون معنا لقد سمح طوعاً لوحدة الجرائم بدخول شقتهم. |
Ben de önderlik etmeni istiyorum, ama önderlik ettiklerinin rızasıyla. | Open Subtitles | أريدك أن تقود ، ولكن بموافقة أولئك الذين تقودهم توم، يجب عليك التفكير بماستمر به |
İki tarafın rızasıyla, duygusal ve kar amacı gütmeyen cinsel birleşmemiz gerçekleşti. | Open Subtitles | أستطيع أن أخبرك أنه بموافقة تامة مدفوع بعاطفة، ولم يكن يهدف للمال وقد بلغ الأمر ممارسة الجنس. |
- Zorla alıp götürmediler onu. Kimse zorlamadı, kendi rızasıyla gitti. | Open Subtitles | لم يأخذوها، لم يجبرها أحد، إنما ذهبت طواعية |
Daria, Joe'nun arabasına kendi rızasıyla bindiğini söyledi. | Open Subtitles | داريا " اخبرتنى لتوها " انها دخلت سيارة " جو " طواعية |
Kendi rızasıyla verdiği itirafnamesini şimdi benim zorla aldığımı söylemesi! | Open Subtitles | أنا أهتم بالأعتراف الذي قدمته بإرادتها والآن هي تقول أنني أكرهتها - إذا كات الأدلة جيدة - |
Tartıştıktan sonra kendi rızasıyla gittiğini ve bir şey yapmadan önce, birkaç gün bekleyeceklerini söylediler. | Open Subtitles | بما أنكم تشاجرتم ، هي رحلت بإرادتها سينتظرون بضعة أيام قبل أن يفعلوا أي شيء . |
Hele özel hizmetkarımı kendi rızasıyla bana katılacak kadar... aklı olan tek Amerikalıyı. | Open Subtitles | خصوصاً خادمي الخاصّ... فقط الأمريكي مَع العبقري يكفي. التحق بي بمحض إرادته الحرّة |
- Kendi rızasıyla teslim oluyor. - Çekil yolumdan! | Open Subtitles | ـ لقد قام بتسليم نفسه بمحض إرادته ـ ابتعد عن طريقي |
Evli bir adamla kendi rızasıyla barda seks yapmış. | Open Subtitles | مارست الجنس بالتراضي مع زميلها المتزوج في حانة |
Atom altı bağlar birbirine denktir. Bu bağı onun kendi rızasıyla bozması gerekir. | Open Subtitles | يجب أن تكسر هي تلك العلاقة، أن تنسى بمحض إرادتها |
Aklı başında hangi insan ölüme kendi rızasıyla gider ki? | Open Subtitles | من الذي بكامل قواه العقلية سوف يسير إلى موته؟ |
Nitekim Mirae Motor bunun aylar önce planlanmış bir seyahat olduğunu Bay Jo'nun savcılığa kendi rızasıyla gideceğini belirtti. | Open Subtitles | مع ذلك، أعلنت الشركة بأن رحيله كان مُقرراً منذ شهور. وأن السيد "جو" سوف يمثُل طوعاً بمكتب الادعاء العام. |
İtirafını kendi rızasıyla imzaladığını bilmem lazım. | Open Subtitles | أحتاج لمعرفة بأنّه وقّع ذلك الإعتراف طوعا. |
Eğer gönül rızasıyla gitmezseniz, bana verilen emirlere göre... sizi buradan götürmek için gerekirse zor bile kullanabilirim. | Open Subtitles | إذا لن تذهبى طواعيةً , لقد تم إعطائى أوامر لكى أستخدم أى قوة مهما كانت ضرورية . لكى أبعدك |
Kendi rızasıyla kalıyor. | Open Subtitles | لقد رضي بالبقاء معي |
Ben burada temiz bir iş yürütüyorum. Herkes yasal, kendi rızasıyla çalışıyor ve kimsede HIV virüsü yok. | Open Subtitles | أنظرا ، أنا أجريّ فحصاً دورياً ، و كلّ موظفيني معافين ، و ليسوا مصابين بـ(لإيدز). |
İkimizin de istediği cevaplar onda ama gönül rızasıyla dışarı çıkmayacaktır. | Open Subtitles | لديها إجابات أن كل منا يريد، وأنها لن يخرج طيب خاطر. |