"radikal" - Translation from Turkish to Arabic

    • متطرف
        
    • المتطرفة
        
    • المتطرفين
        
    • جذرية
        
    • راديكالي
        
    • راديكالية
        
    • التطرف
        
    • الجذرية
        
    • المتطرف
        
    • ثورية
        
    • الراديكالي
        
    • الراديكالية
        
    • الجذري
        
    • متطرفين
        
    • تطرفاً
        
    Müfettişler noktaları birleştiriyor ve soruşturmanın odak noktası radikal İslamcı bir imam. Open Subtitles المحققون يربطون النقاط، والتركيز الرئيس للتحقيقات ينصب على رجل دين مسلم متطرف.
    Yine de radikal bireyselcilik yalanından en çok faydalananların, baskı sistemleri olduğunu biliyoruz. TED مع ذلك، نعرف بأنه نظام للإضهاد والقمع يستفيد من النزعة الفردية المتطرفة.
    Bunlar Aşırı Sağ, neo Nazi gruplardan radikal İslamcı ve terörist gruplara kadar hepsinde benzer. TED وهذا يشبه كثيرًا جماعات اليمين المتطرف والنازية الجديدة، وصولًا إلى الإسلاميين المتطرفين والجماعات الإرهابية.
    Teknoloji ve toplumumuz için üç radikal değişiklik yapmamız gerek. TED يجب علينا إجراء ثلاثة تغيرات جذرية للتكنولوجيا والمجتمع الخاص بنا.
    Brezilya kentleşmeye ve sanayileşmeye başlıyordu. Siyaseti biliyordum. Biraz radikal bir tavır içine girmiştim, solcu partilerin üyesiydim ve bir aktivist olmuştum. TED وكانت البرازيل قد بدأت في التحضر والتصنيع وكنت اعرف السياسة، وقد أصبحت راديكالي بسيط كنت عضوا في الأحزاب اليسارية وقد أصبحت ناشطاً.
    Yaklaşık bir yıl önce, meslektaşlarım ve ben radikal bir fikre vardık. TED قبل نحو عام، كان لدي أنا وزملائي فكرة راديكالية.
    Bu adamın aşırı radikal gruplardan birinin tek kişilik parçası olduğunu sanıyordum. Open Subtitles اعتقدت أنه من المفترض أن يكون رجل شديد التطرف منقسم عن مجموعة
    Bu, yepyeni radikal bir fikrin gerçekliğinin ispatı kabul edildi ve dünya çapında bir çok gazetede yayınlandı. TED و اعتبر أنه دليل على حقيقة هذه الفكرة الجديدة الجذرية و قد كتبت في كثير من المجلات حول العالم
    Tek bir yol kaldı ama bu biraz radikal bir yol. Open Subtitles انها لا تزال جديرة بالاستكشاف ولكنه قليلاً متطرف
    radikal politikayı müziklerine etkileyici bir şekilde yedirmişler. Open Subtitles تكامل مثير للدهشة لسياسي متطرف في تلك الموسيقى
    senin gibi radikal bir çevreci için tüm bu gece seni tatmin etmiş olmalı. Open Subtitles بالنسبة لشخص متطرف بيئي مثلك لابد أنكِ حصلتي على متبرع بالبظر
    Üniversitelerde radikal örgütler kurmak için öğrencilerle görüşürdü. Open Subtitles نشاط تجنيد الطلاب فى المنظمات المتطرفة داخل الحرم الجامعي
    Sola meyilli işçi örgütleri yasaklandı radikal gruplar mahkemeye verildi ve gösteriler zorla dağıtıldı. Open Subtitles طُردت منظمات العمل اليسارية اُتهمت الجماعات المتطرفة وفُضت الإعصامات
    Avrupa'da faşizmin yükselişi ile politik olarak radikal insanların şirket gücünün bilincine varmaları arasında. Open Subtitles والوعي لدى السياسين المتطرفين عن القوة المتعلقة بالشركات. لأنه كان هناك إدراك
    Kültürel araçları kullanma yetisinin yaygınlaştığı başka radikal örnekler de var. TED لديك أمثلة جذرية أخرى حيث القدرة على إستخدام المعدات الثقافية تنتشر.
    Sayın kongre üyesi, oğlum radikal olamayacak kadar renksiz biridir. Open Subtitles يا سيادة النائب، إن ابني أضعف بكثير من أن يكون راديكالي
    Köpekler, şiddet ve birlikte olduğun insanlar, inanmamı istediğinden daha radikal. Open Subtitles الكلاب والعنف والناس الذين انت معهم اكثر راديكالية مما تعتقدين
    Çatışma, radikal terörde gördüğümüz gibi sadece çevrimiçinden çevrimdışına değil, diğer yönde de oluşabiliyor. TED والصراع ليس أن تكون متصلا بشبكة الانترنت أو لا، كما نرى مع التطرف الإرهابي، لكنه يذهب في الاتجاه الآخر كذلك.
    Yeni dünyalar bulmak için çalışmalar başlatan bilimin radikal bir kararı oldu. Open Subtitles بدأت أصول البحث عن كواكب في الحقيقة من الجناح المتطرف من العلم
    Bu küçük hikayelerle, bu bireysel hikayelerle, dünya çevresindeki kadınların radikal bir destan yazmakta olduğunu görüyorum. TED إنه في تلك القصص الصغيرة تلك القصص المنفصلة عن بعضها يمكنني رؤية ملحمة ثورية في طور الكتابة تكتبها النساء حول العالم.
    Ve bazıları için, radikal İslam'ın dünya görüşü bu açık yaralardan içeri sızan enfeksiyona dönüşüyor. TED وبالنسبة للبعض، أصبحت النظرة العالمية للإسلام الراديكالي العدوى التي تنقض على هذه الجروح المفتوحة.
    Ben bilinç olayının bilimle bağdaştırılmasını öneriyorum, bazı radikal fikirlere ihtiyaç olabilir. TED سأقترح أنه إذا أردنا دمج الوعي في العلوم، فقد تكون هناك حاجة إلى بعض الأفكار الراديكالية.
    Asıl soru daha fazla neler vadedebileceğin, radikal değişiklikleri kabul edip edemeyeceğin ya da baskıya boyun eğip eğemeyeceğin. Open Subtitles لكن سؤالي لك هل لديك شيئ أكثر تميزاً تقدمه لنـا هل ستقبل بالتغيير الجذري أو ستنهار تحت الضغط ؟
    Bu insanlar radikal gibi görünüyor mu sana? Open Subtitles هل يبدو هؤلاء الناس متطرفين بالنسبة لك ؟
    Erkeklik, subjektifliğin son derece radikal olan kabusvari boyutundan kaçıştır Open Subtitles الذكورة هرب من أكثر الجوانب تطرفاً للجانب الكابوسي من الذاتية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more