Yani doğduğunuzda, sakinlik, huzursuzluk, heyecan, rahatlık ve rahatsızlık gibi hisleri ifade edebilirsiniz. | TED | لذا فعندما تُولد، بإمكانك أن تكوّن بعض الانفعالات كالهدوء والهياج، والإثارة والراحة والانزعاج. |
Tamam, yapmak istediğin toplum önünde konuşmakla rahatlık ve gevşemeye bir araya getirmek. | Open Subtitles | حسنا, كل ما عليك هو أن تجمع بين التحدث العام وبين الاسترخاء والراحة |
Bu onun için her zaman dirayet, rahatlık ve tevazu kaynağı olmuştu. | Open Subtitles | فقد يبقى ذلك دائمًا مصدر القوة والراحة والتواضع بالنسبة له، |
Tabii ki varlığımız rahatlık ve zevk verebilir çevremizdekilere. | Open Subtitles | من المؤكد أن وجودنا من الممكن أن يمنح من حولنا السعادة والراحة ! |