Seni rahatsız ettiği belli oluyor. | Open Subtitles | من الواضح بأن ذلك أزعجك |
Millie, seni bu şekilde rahatsız ettiği için çok üzgünüm. | Open Subtitles | (ميلي)، أنا آسفة للغاية لأنه أزعجك بذلك |
Sizi rahatsız ettiği için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة لأن السيد "بو" أزعجك. |
Hiçbir şey sigorta şirketinin rahatsız ettiği fakir kadından sempatik değildir. | Open Subtitles | لا شيء يسبب التعاطف اكثر من الدفاع عن امرأه ضعيفه والتي يتم مضايقتها من قبل شركة تأمين |
Bayan Moretti merhumu rahatsız ettiği için FBI'dan uzaklaştırıldı. | Open Subtitles | لقد أوقفت الآنسة (موريتي) من العمل . بمكتب التحقيقات الفيداليّ بسبب مضايقتها للمتوفّى |