Hastanede rastgele bir adamla öpüşüyor falan değildim. | Open Subtitles | أنا لم أكن أقبل شخصاً عشوائياً في المشفى |
Bunu yargıcın evine kadar götürüyor sonra da onu rastgele bir bıçakla mı öldürüyor? | Open Subtitles | إنه يأخذه إلى منزل القاضية، وبعدها يقتلها بإستخدام سكيناً عشوائياً ما؟ |
Uzak bir yerdeki aynı soyada sahip, yaşlı, rastgele bir adamı öldürdü. | Open Subtitles | فقد قتل رجلك شخصاً مسناً بشكل عشوائي في منطقة تحتوي أغصان كثيرة |
rastgele bir şey olduğunu mu söylüyorsunuz? | Open Subtitles | إذاً , أنت تقول أن هذا كان عشوائيا تماما ؟ |
Sonra düşünmeye başladım, belki bu sadece rastgele bir örnek. | TED | ولذا، بدأت بالتفكير حولها، حسناً، ربما تلك فقط عينة عشوائية. |
rastgele bir olay, bir başka olaya neden olur bir başkasına ve sonunda model birleşir. | Open Subtitles | التظاهر العشوائي يسبب أحداث اخرى وأخرى , وفي النهاية تتبيّن الغاية |
Polis, bunun rastgele bir şiddet davranışı olduğunu söylüyor ama kim bilir, öyle değil mi? | Open Subtitles | الشرطة قالت أنه بفعل عنف عشوائى لكن من يعلم , صح |
Desteden rastgele bir kart seçmek gibi. | Open Subtitles | مثل اختيار بطاقة عشوائيّة من بين مجوعة الأوراق |
rastgele bir şey değil bu. Bir tür koda benziyor. Adamımız bu. | Open Subtitles | هذا ليس إنعكاسًا فحسب إنّه نوع مِن الشفرات |
Milner ona rastgele bir numara verdiğinde numarayı, sürekli tekrar ederek 15 dakika aklında tutabiliyordu. | TED | وعندما أعطته ميلنر رقمًا عشوائيًا، استطاع أن يتذكّره مُدّة خمس عشرة دقيقة عن طريق تكراره في نفسه باستمرار. |
Ajan Siegel'ın cinayeti rastgele bir şiddet eylemiydi. | Open Subtitles | (مقتل العميل (سيغل كان حادثة عشوائية |
Anlayamadım. rastgele bir... | Open Subtitles | انا اسف , سمك متحول |
Başka türlü hastalığın tamamen rastgele bir şekilde yayılmasını nasıl izah edebiliriz ki? | Open Subtitles | كيف أيضاً يمكننا تشخيص هذا المرض ضرب عشوائياً تماماً؟ |
Bunu ölüm döşeğimde yapmak isteyeceğimi düşünmüştüm ama görünüşe göre rastgele bir şekilde koridorda bir yerde de ölebilirim bu nedenle... | Open Subtitles | ظننتُ أنني أريد فعل هذا على فراش موتي، لكن من الواضح يمكنني الموت عشوائياً ...في بعض الأورقة في مكانٍ ما، لذا |
Deneme atışları hâlâ elmanın çevresinde toplanıyor fakat rastgele bir düzen izliyor. | TED | لكن سهامه مازالت تتجمع حول التفاحة ولكن بشكل عشوائي. |
Beni neşelendirmeye çalıştığın için sağol. Ama rastgele bir adamla çıkmayacağım. | Open Subtitles | شكراً لمحاولتك اسعادي لكنني لن أواعد شخصاً بشكل عشوائي |
Buraya rastgele bir şeyler çalmaya gelmedik. | Open Subtitles | نحن لسنا هنا لمجرد سرقة عشوائيا الأشياء. |
Bu yüzden seyicimizi de bilgilendirdik şimdi duyacaklarının rastgele bir konuşma içeriği olacağını, iki içeriğin karışımınından oluşacağını birbirimizin içeriğini bilmediğimizi söyledik. | TED | أن ما سيستمعون إليه الآن سيكون محاضرة تم اختيارها عشوائيا وهي خليط من المحاضرتين معًا وكل واحد منا لا يدري ما حضّره الآخر |
Bazı bilim insanları, bin kişiden yüzde 30'luk rastgele bir seçim yaparak, 300 kişiyi bağışık hale getirdikten sonra ne olacağını kestirmeye çalışmışlar. | TED | حسناً ، بعض العلماء يقدرون ما سيحدث لو أخذنا ٣٠٪ عينة عشوائية من ١٣٠٠ شخص و حصناهم |
rastgele bir olay, bir başka olaya neden olur bir başkasına ve sonunda model birleşir. | Open Subtitles | التظاهر العشوائي يسبب أحداث اخرى وأخرى , وفي النهاية تتبيّن الغاية |