Her gün buna bir son vermek istedim ama pes etmeyi reddettiğin her seferinde son veremeyeceğimi biliyordum. | Open Subtitles | كلّ يوم، أردتُ إنهاءه.. لكن بكلّ مرّة كنتِ ترفضين الإعتراف.. علمتُ أنّي لن أستطيع ذلك. |
Sen, soruşturmalar bitene kadar casus iddiaları ve rehine durumu hakkında yorumda bulunmayı reddettiğin sürece ben de söylediğim veya söylemediğim hangi şeylerden ötürü suçlandığımı tam olarak öğrenene kadar bu konuda çekimser kalacağım. | Open Subtitles | ولأنَّك ترفضين التَعليق على إدعاءاتِ الجاسوسَ أَو حالة الرهينةَ حتى التحقيقِ الكامل |
Yanına mont almanı söylediğimde almayı reddettiğin zamanki gibi olacak. | Open Subtitles | إنه كالذي حدث بذلك المعطف الذي رفضتي جلبه عندما أقول إجلبي معطفاً |
Saraya gelmeyi reddettiğin için, | Open Subtitles | بما أنكِ رفضتي الرجوع إلى القصر، |
Bu da onlara yalan makinesine girmeyi reddettiğin için sözleşmeyi fesh etme yetkisi verir. | Open Subtitles | والإتفاقية تُعطيهم الحق في فصلك من العمل إن رفضتِ الخضوع لكاشف الكذب |
Ve bu da onlara yalan makinesine girmeyi reddettiğin için sözleşmeyi fesh etme yetkisi verir. | Open Subtitles | والإتفاقية تُعطيهم الحق في فصلك من العمل إن رفضتِ الخضوع لكاشف الكذب |
18 ay önce o bodrumdan bensiz çıkmayı reddettiğin zaman sende hangisi olduğunu anlamıştım zaten. | Open Subtitles | وانا اعرف اي واحدة لديك من الطريقة التي رفضت بها المغادرة هذا القبو كانو بدوني منذ 18 شهراً لذا آمني بنفسك |
- İhanet etmeyi reddettiğin insanların kahraman değil kötü adam olduklarını göstermek için. | Open Subtitles | إلى ماذا؟ لتظهر لك الاشخاص الذين كنتِ ترفضين خيانتهم انهم ليسوا الأبطال |
Fakat onu Reddington'dan korumayı reddettiğin sürece yapamam. | Open Subtitles | لكن طالما أنكِ ترفضين حمايتها بعيداً عن (ريدينجتون) ، فلا أستطيع جعل ذلك يحدث |
Yani, beni reddettiğin için değil, ...söylediklerime güvenmediğin için gülüyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | إذن أنت لا ترفضين... . صحيح؟ |
10 sene önce, "Dogumgunu Cocugu"ndaki sapik soytari Eddie Solomon'u... oynamak icin elemelere girdigimde beni reddettiğin için cidden cok mutluyum. | Open Subtitles | سررتُ لأنك رفضتي قبل 10 أعوام في جزء (إيدي سولمون)، المهرج الشاذ. |
10 sene önce, "Dogumgunu Cocugu"ndaki sapik soytari Eddie Solomon'u... oynamak icin elemelere girdigimde beni reddettiğin için cidden cok mutluyum. | Open Subtitles | سررتُ لأنك رفضتي قبل 10 أعوام في جزء (إيدي سولمون)، المهرج الشاذ. |
Sen de imzaladın. Bu da onlara yalan makinesine girmeyi reddettiğin için sözleşmeyi fesh etme yetkisi verir. | Open Subtitles | والإتفاقية تُعطيهم الحق في فصلك من العمل إن رفضتِ الخضوع لكاشف الكذب |
reddettiğin taktirde hapse girebilirsin. | Open Subtitles | يمكن أَن تدخلي السجن إذا رفضتِ. |
Senin tam olarak da yapmayı reddettiğin hani? | Open Subtitles | بالضبط الذي رفضتِ أن تفعلي؟ |
Ablan senin ödemeyi reddettiğin artışı ödedi. | Open Subtitles | دفعت أختك الزيادة التي رفضت دفعها أنت |