Bu kişi gelenekleşmiş düzene boyun eğmeyi reddetti ve değişiklik yapmaya karar verdi. | TED | رفض هذا الرجل أن يرضخ لما يعتبر عاديا وقرر أن يغير. |
Dokuz ay boyunca, ödeme almayı reddetti ve eşinin kazancı ile hayatını sürdürdü. | TED | لمدة تسعة شهور، رفض العمل بأجر وعاش على دخل زوجته. |
Sergio tüm intikam önerilerini reddetti ve şunları söyledi: | TED | رفض سيرجوت كل اقتراحات الانتقام وقال بدلًا من ذلك: |
Tanrılar teklifini reddetti ve onu göndereceklerdi. | TED | رفض الأسياد طلبه وكانوا مستعدّين لطرده. |
Aziz Anthony, Aziz John, Aziz Cosma ve Aziz Damiano Cemaatleri, hepsi reddetti ve vebali onların üzerlerine. | Open Subtitles | جمعية سانت أنطونيو كذلك سانت جون وسانت كوزميا وسانت دامينو الكل رفض والان المسؤولية يجب ان تكون عليهم أنه يتيم بلا أم |
Vücudum karaciğerini reddetti ve şimdi de Garfield Sendromuna yakalandım. | Open Subtitles | جسمي قد رفض كبدك والآن عِنْدي متلازمة غارفيلد |
Ve onca yıl benim teorim reddetti ve güldü olmuştur . | Open Subtitles | وكل تلك السنوات تم رفض نظريتي و ضحكوا عليها. |
Kralın yaşamasına izin verince Tanrı onu reddetti ve ölmesi için sürgün etti. | Open Subtitles | لقد قرر ان يترك الملك علي قيد الحياه لذلك رفض الاله شاول |
Yani hükûmete bir eleştiri yapıldığında Risen ondan önceki cesur gazetecilerin yaptığını yaptı: reddetti ve "Hapse girmeyi tercih ederim." | TED | لذا عندما بدأت الحكومة بطرح الأسئلة، قام بفعل ما فعله الكثير من الصحفيين الشجعان من قبله رفض التفاوض مع الحكومة وقال انه يفضل حينها الذهاب إلى السجن. |
Annem ve ben kenara çekmesi ve yol tarifi sorması için yalvardık. O kesinlikle reddetti ve hatta kaybolmadığımıza bizi ikna etti; hep orada ne olduğunu bilmek istiyormuş. | TED | وكم تضرعنا له أنا وأمي ليوقف السيارة ويطلب من أحدهم أن يدله على الطريق السريع، وطبعا رفض طلبنا. بل اكد لنا أننا في حقيقة الأمر لم نته عن وجهتنا. بل هو الذي لطالما أراد أن يعرف ماذا يوجد هنا. |
Sanırım üzerine çok kötü gittin, Reed öfkelenip kaynağını açıklamayı reddetti ve ikinizden biri öfkeyle basıp gitti. | Open Subtitles | أظنك قد ضغطت عليه , و بعدها غضب و رفض إعطائك اسم مصدر معلوماته و بعدها ابتعد أحدكما غاضباً - حسناً - |
Alışılmadık sebepler sonucu Riverside County Sağlık Departmanı Liberace'nin mucibi Ronald Daniels'ın verdiği ölüm belgesini reddetti ve otopsi istedi. | Open Subtitles | في تضارب للأحداث... قسم الصحة في مشفى ريفرسايد كاونتي رفض الاعتراف بشهادة الوفاة... |
Bay Burton da sizin ricanızı reddetti ve siz de onu öldürdünüz. | Open Subtitles | ,وبعد ما رفض طلبك .أنهيت حياته |
Jean Van Brunt isminde biri, temaslarımıza karşılık vermeyi reddetti ve arazisi burada. | Open Subtitles | (جان فران برانت) رفض الرد على إتصالاتنا وملكيتهُ تقع هنا |
Gibbis kişisel özerkliğini reddetti ve ona ne yapacağını söyleyecek işgalcileri bekliyor. | Open Subtitles | (جيبيز) رفض أي استقلال شخصي و ينتظر الدفعة القادمة من المحتلين لتخبره ماذا يفعل |
Mark çek defterleri için insanların yüzüklerini öpmeyi reddetti, ve Morgan Stanley'nin şemsiyesinin altında kendi fonunu inşa etti. | Open Subtitles | رفض (مارك) أن يتوسل للناس بالشيكات، لذا، أضطر أن يعمل تمويله الخاص به تحت مظلة (مورغان ستانلي). |
Sözü geçen hakim Emma'nın davasını reddetti ve davanın reddedilmesinin sebebi işverenin Afrikalı Amerikalıları ve kadınları işe almış olmasıydı. | TED | الآن، القاضي المعني بالأمر رفض قضية (إيما)، والحجة التي اعتمدها لرفض دعوتها هي أن صاحب العمل قد وظف أمريكيين من أصل إفريقي وقد وظف أيضًا نساء. |
Indy geri çekilmeyi reddetti ve şapkasını düzeltti | Open Subtitles | ″ رفض (إندي) التراجع ″ ″ و ظبط قبّعته ″ |
Şu an itibariyle, belediye başkanı yorum yapmayı reddetti ve telefonlarımıza çıkmadı. | Open Subtitles | "فضلاً من الدفاع عن العديد من الإتهامات بالخيانة". "وفي هذه الأثناء، هل العمدة رفض الأدلاء بأيّ بيان أو الرد على أتصالاتنا، يا (إيرين)؟" |
Ronnie yıllardır Paloma'yı öldürmediğinde inat etti onu ölümden kurtaracak olan savunmayı reddetti ve Masumlar Kliniği'ne katıldı. | Open Subtitles | (أصّر (روني) لسنوات على أنه لم يقتل (بالوما رفض القبول بصفقة كانت لتضمن له الإبتعاد عن حكم الإعدام تم قبوله من قِبل لجنة البراءة لتُدافع عنه |