"reformlar" - Translation from Turkish to Arabic

    • الإصلاحات
        
    • الإصلاح
        
    • إصلاحات
        
    • الاصلاحات
        
    İşin gerçeği, siyasi reformlar asla durmadı. TED الحقيقة هي، الإصلاحات السياسية لم تتوقف أبداً.
    Sivil dinin kendisinin yozlaşmış kurumları düzeltemeyeceğini biliyorum. Ama yeni kurallar olmadan kurumsal reformlar uzun sürmeyecektir. TED أعرف أنّ الدين المدني وحده لا يستطيع إصلاح المؤسسات الفاسدة، لكن لن تستمر الإصلاحات المؤسسية دون معايير جديدة.
    Oaxaca, Meksika'da, Başkan çok anti demokratik reformlar dayatınca öğretmenler hareketi bir protesto düzenledi. TED في أواكساكا في المكسيك، نظّمت حركة المعلمين احتجاجًا بعد أن عطّل رئيس البلد بعض الإصلاحات
    Ben olsam etnik reformlar üzerinde fazla zaman harcamazdım. Open Subtitles ما كنت لأقضي الكثير .من الوقت على الإصلاح الأخلاقي الآن
    Hindistan, ekonomik büyüme için doğru kurumsal yapıya sahip. Çin ise hala politik reformlar yapmaya çalışıyor. TED وتحظى الهند بأوضاع مؤسسية مثلى لتحقيق نموها الإقتصادي, في حين أن الصين ما تزال تعاني من عدم القدرة على إحداث الإصلاح السياسي.
    Size yalan söylemeyeceğim, bazı reformlar yapılacak ama temizlik ve sadakat yemini olmayacak veya çalışma kamplarına tek yön bilet alınmayacak. Open Subtitles لن أكذب عليكم ثمّة إصلاحات سترى النور قريبًا لكن لا تطهير أو قَسم ولاء أو تذكرة ذهاب إلى معسكر العمل
    Artık böyle değişiklikler en temel türden siyasi reformlar olmadıkça mümkün değildir. TED مثل هذه التغييرات الآن غير ممكنة تماماً من دون الاصلاحات السياسية ذات النوع الأكثر جوهرية.
    Vatansever Yasasındaki reformlar bizi daha fazla odaklanmaya zorlayacak, hepsi bu. Open Subtitles إن الإصلاحات في قانون باتريوت يجبرنا لتكون أكثر تركيزا، وهذا هو كل شيء.
    Şimdi, bu reformlar mükemmel olmaktan çok uzaktı. TED هذه الإصلاحات كانت بعيدة عن المثالية.
    Çoğumuzun kabul edeceği gibi, 1990'larda dünyadaki en iyi politikacılar Afrikalılardı, Ben her defasında, bu kıta'da çok parlak insanlarla tanışıyorum ve bu insanlar, ülkelerinin ekonomik durumunu değiştiren reformlar yapıyorlar. TED وأظن بأن الجميع يوافقني الرأي أنه في التسعينات كان أعظم السياسيين حول العالم أفارقة وانا أقابل الكثير من المبدعين في شتى أنحاء العالم يقومون بهذه الإصلاحات والتي قلبت موازين الإقتصاد لصالح دولهم
    Hindistan hakkında az bilenen şeylerden birisi ülkenin 1990'larda yaptığı ekonomik reformların yanında köylerin kendi kendini yönetmesi, medyanın özelleştirilmesi, ve haber alma özgürlüğü gibi önemli politik reformlar da yapmış olmasıdır. TED هنالك حقيقة عن الهند في تسعينيات القرن الماضي قلما عرفت عنها وهي أنها لم تتبنى برامج الإصلاحات الإقتصادية فحسب, بل أجرت كذلك تعديلاً سياسياً عبر إدخال الحكم الذاتي للأرياف, خصخصة الصحافة والإعلام وقامت بتطبيق قوانين حرية المعلومات.
    George Papandreou: Yani, açıkçası bana ve diğerlerine istediğimiz türde kararlar almamıza imkan tanımayan engeller vardı ve açıkçası öncesinde, sorun belirtisi olan bütçe açığını kesmek yerine bütçe açığını bizzat ele alacak reformlar yapmak için vaktimiz olur diye ummuştum. TED من الواضح أنه كانت هنالك قيود لم تسمح لي أو لغيري من إتخاذ القرارات التي أردناها و بطبيعة الحال تمنيت لو كان لدينا الوقت الكافي لإجراء الإصلاحات التي كان من شأنها التعامل مع العجز بدلاً عن محاولة خفض هذا العجز الذي لم يكن سوى عرض من أعراض المشكلة
    Çok fazla duyduğumuz şeylerden biri, "Siyasi reformlar ekonomik reformların çok gerisinde kaldı," ve "Çin'in siyasi reformlara ihtiyacı var." TED أحد الأمور التي نسمعها هي، "تباطأت الإصلاحات السياسية كثيراً عن الإصلاحات الاقتصادية،" و "الصين في حاجة ماسة للإصلاح السياسي."
    Ama Snow'un harita ile başardığı, bu haritanın eşliğinde ortaya çıkan o reformlar serisi sayesinde, bugün 10 milyon insan barındıran şehirlerimiz var. Bunun gibi şehirler aslında sürdürülebilir şeyler. TED لكن بسبب النتائج التي حققها الطبيب سنو والتي كانت بفضل هذه الخارطة, وبفضل كل أنواع هذه السلسلة من الإصلاحات التي حدثت في أعقاب صدور هذه الخارطة, فدعونا نأخذ بعين الإعتبار الآن أن تعداد سكان المدن يصل إلى 10 مليون شخص. المدن التي لها هذه الموصفات تعتبر في الواقع بمثابة كينونات مستديمة.
    Ben reformlar istedim. Open Subtitles أنا أردت الإصلاح
    Franz Ferdinand'ın politik reformlar için de radikal fikirleri vardı. Open Subtitles كان لـ(فرانز فرديناند) أيضاً أفكار جذرية حيال الإصلاح السياسي
    Ama reformlar ayaklanmayla başlar. Open Subtitles لكن الإصلاح يبدأ بثورة
    Arap Dünya'sındaki genç insanlar üç diktatörü devirme ve bölgedeki güç yapılarını sarsma Ürdün ve Fas'daki akıllı kralları ikna edip önemli reformlar yapmalarını sağlama konusunda ne kadar başarılı olsalar da, sonuçların ne olacağı hala belli değil. TED و على الرغم من أن الشباب العربي كانوا ناجحين جدا في الإطاحة بثلاث ديكتاتوريات، هز المنطقة، و حث الملوك الأذكياء في الأردن والمغرب بإجراء إصلاحات جوهرية، لم تظهر بعد النتائج النهائية،
    Franklin Roosevelt, "Yeniden Yapılanma" denen bir dizi reformlar başlattı. Open Subtitles (فرانكلين روزفلت) سنّ إصلاحات جريئة أُطلق عليها الصفقة الجديدة.
    Ama yapabileceğimiz bir çok şey var. Yapabileceğimiz düzinelerce ama düzinelerce reformlar var. Bu reformlar bir şeyleri iyileştirebilir. Çünkü 1990'larda Kongre'nin kendisinin yaptığı ve kutuplaşmalara neden olan fonksiyon bozukluklarının çoğunu Kongre kendisi düzeltebilir. TED و لكن هناك الكثير الذي يمكن فعله. و الكثير من الاصلاحات الذي يمكن ان نفعلها لتحسين الاشياء لأن الكثير من اسباب خمولنا يمكن ان تعرف و تدرس مباشرة و توصل بأشياء فعلها الكونجرس لنفسه في التسعينات و التي خلقت الكثير من الاستقطاب و المؤسسات الغير فعالة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more