Bu etki şekillerden, Super Bowl reklamlarına kadar her şeyde geçerlidir. | TED | بل يعمل في كل شيء من الأشكال حتى إعلانات السوبر بول. |
Facebook, Google veya YouTube reklamlarına sınırsız para harcayabilirsiniz ve kimsenin haberi olmaz çünkü tam bir kara kutu. | TED | ويمكنك إنفاق أي مبلغ من المال على إعلانات الفيسبوك أو جوجل أو اليوتيوب. ولا أحد سيعرف، لأنها صناديق سوداء. |
Kadın iç çamaşırı reklamlarına bakmıyorun, değil mi? | Open Subtitles | ألست تنظر إلى إعلانات الملابس الداخلية النسائية؟ |
Bunun için çalıştın. Çiçek suyu reklamlarına artık son. | Open Subtitles | هذا ما أشتغلت من أجله لا مزيد من إعلانات ماء الورد |
Zaten gece 3'e kadar uyumayıp votka eşliğinde spor aleti reklamlarına bakıyor. | Open Subtitles | انظر، إنّها تسهر حتى الساعة 3 صباحاً تتناول ستولي فانيلا وتشاهد إعلانات بوفليكس |
İç çamaşırı reklamlarına bakıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أتفحص إعلانات الملابس الداخلية |
Bence bütçemizin % 60'ını ulusal bayiler yerine yerel bayi reklamlarına harcamalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أننا يجب أن ننفق 60% من المال على إعلانات الوكلات المحليّة بدلًا من القومية. |
Ben sadece bir asistanım ama, bu otobüs ve pano reklamlarına güvenerek Windy City kahvesi içen biriyle kesinlikle yatardım. | Open Subtitles | آه، انا المساعدة فقط ولكنني بالطبع قد أقيم علاقة مع شارب قهوة ويندي سيتي بناءًا على نقاط قوة حملات إعلانات الباصات واللوحات التجارية |
Bu gidişle Mirando reklamlarına çıkar. | Open Subtitles | بهذا المعدل، ستقوم حفيدتك بتصوير إعلانات "ميراندو". |
TV reklamlarına telefon geliyor. | Open Subtitles | أعني، إعلانات تلفاز حصلت على مكالمات. |
Reklam işi-- bebeğe konuşmayı öğretip sonra onu online alışveriş reklamlarına koyacağız. | Open Subtitles | الإشهار... سنعلم الطّفل كيف يتحدّث نضعهُ في إعلانات "إي-تراد". |