Renkli görüntülerde, her piksel ana renklere karşılık gelen üç adet ikili kod dizisi tarafından temsil edilir. | TED | في الصور الملونة، يتم تمثيل كل بكسل بثلاثة تسلسلات ثنائية التي تقابل الألوان الأساسية. |
Gerçekte ise beyaz ışık, görebildiğimiz tüm farklı renklere karşılık gelen dalga boylarını içerir. | TED | في الواقع، فإنّ الضوء الأبيض يتضمن أطوالًا موجيّة تتوافق مع كلّ الألوان المختلفة التي نستطيع رؤيتها. |
Hayal edilebilecek tüm renklere, şekillere ve desene bürünerek dünyanın her tarafında büyürler. | TED | وهي تنمو في كل مكان في العالم، ولها من الألوان والأشكال والأنماط ما يمكننا تخيله. |
Çok çirkin bir yer. Ama çocukların sevdiği renklere boyarsan kimse umursamaz. | Open Subtitles | إنها منطقة قبيحة ولكن إن طليتها بألوان الأطفال، لن يكترث أي أحد |
gerçek hayattaki renklere göre renklendirilmedi. | TED | ليست هذه هي الالوان الواقعية لتلك الزهرة |
Komançi de değil. Bu renklere göre Arapaho da değil. | Open Subtitles | لا، ليست "كومانشى" ولا "ارابوس" ايضآ . مع تلك الألوان |
Bazıları doğal hallerinde en canlı renklere sahiptir. | Open Subtitles | بعض الأشيـاء في حـالتهـا الطبيعية تنـاول الأشيـاء ذات الألوان الأكثر وضوحاً |
Bu çizgiler, o belirli renklere ait ışık dalgalarının soğurulmasıyla ortaya çıkar. | Open Subtitles | تحدُث عندما تُمتص أمواج الضوء لهذه الألوان المحددة |
Size daha yumuşak renklere sahip yeni özel allık, fondoten ve ruj serimizi göstermek istiyorum. | Open Subtitles | اليوم جئت لأريكِ طاقم الألوان الهادئة الجديد والمُنتقى بعناية لظلال العين، محمّرات الوجه وأحمر شفاه. |
Öldürme eğilimi olan bir manyak olduğumu, ama parlak renklere yoğunlaşırsam... takıntımdan kurtulabileceğimi söylemesi için saatine 900 frank ödüyordum. | Open Subtitles | وأنه بإمكاني التخلص من شعور الإستحواذ لو نظرت على الألوان الفاتحة |
renklere ve boyayı vahşi, duygusal bir şekilde tuval üzerinde kullanmasına bayıldı. | Open Subtitles | أحبت الألوان والطريقة الجامحة العاطفية التي طبقها على لوحاته |
Yüksek tepelerde en harika renklere sahip, en güzel bölgeler jeotermaldir. | Open Subtitles | كثير من أجمل المناطق فى الجبال الملونة بأجمل الألوان نتجت من الحرارة الجوفية |
- Hayır, ölçü aldım, renklere baktım, buraya kadar geldik... | Open Subtitles | لا, لقد أخذت المقاسات ,وراجعت الألوان ونحن هنا الآن |
Sonra kokaini ilk defa aldıkları zamanı bir ipucuyla hatırlatmak için kafesin renklerini o zamanki renklere çeviriyor. | TED | ثم يذكرها بالحفلة حين رأت الكوكايين لأول مرة بتذكيرها بألوان القفص حين رأت الكوكايين. |
Ama siz daha şık bir versiyon isterseniz tırnaklarınızı farklı renklere de boyayabilirsiniz. | TED | ولكن إذا رغبتم بنسخة أكثر أناقة يمكنكم صبغ أضافركم بألوان مختلفة |
Haydi çocuklar kalkın, arabayı değişik renklere boyayalım... | Open Subtitles | هيا فلنلتقط أولادنا ثم نقوم بدهان السيارة بألوان مختلفة ـ ما يجعلها تشع بريقا |
Ev dokuması Roma'da moda diyor. Hanımlar onları güzel renklere boyarlarmış. | Open Subtitles | يقول ان النسيج المحلي يناسب طراز روما السيدات اللطيفات يحببن الالوان المبهرجة |
- Harika olmuş. Şu renklere bak. - Eşsiz bir görüşün var. | Open Subtitles | أنظر إلى الالوان أنتِ تحظين برؤية فريدة للأشياء |
renklere özel bir kodlama yok yani mavi kuş olabilir, kırmızı kuş olabilir, böyle... | Open Subtitles | لا يوجد أيّ رقم للون محدد إذًا، إنه طائر أزرق، طائر أحمر .أيًا يكن |
Vampirlerin parlak renklere geldiğini herkes bilir. | Open Subtitles | كل شخص يعرف أن مصاصى الدماء ينجذبون للألوان البراقة |
Yeni renklere ve yeni bildirilere ihtiyacın var, Clarence. | Open Subtitles | أنت بحاجة لألوان جديدة (ولرسالة جديدة يا (كلارنس |