Ve bu, bazı açıdan, kelimelerin hangi kategoriye ait olduğunu çözmek biraz zordu, ardından kategorileri renklerle kodladım. | TED | وفي بعض الحالات، كان من الصعوبة نوعًا ما إيجاد التصنيف المناسب لهم بعد ذلك صنفتهم حسب الألوان |
Bir de aslında hikayenin devamında (adamın) yapacağı gibi diğer renklerle kesişen renksiz metro hattını var. | TED | ثم لديك بعد ذلك خط المترو عديم اللون يتقاطع مع كل من الألوان الأخرى، والذي قام به بالفعل فيما بعد في هذه القصة. |
Goblenler taşınabiliyordu, halı gibi sarabilirdiniz, onları bir yerlere gönderebilir veya duvara asarak soğuk ve karanlık bir mekânı zengin renklerle dolu bir yere çevirebilirdiniz. | TED | وذلك بسبب سهولة نقلهم، حيث يمكن لفّهم ودحرجتهم، وأثناء القيام بتعليقهم يمكن تحويل غرفة كئيبة إلى مكان مليئ بالألوان |
Şimdi, renkli dövmelere yönelmeye meyilliyim çünkü renklerle takıntılıyım. | TED | أنا أميل للوشوم الملونة لأنني مهووس بالألوان. |
Ve etraflarındaki renklerle denge kurarak, etraflarında sağlıklı, renkli bir parlamayla, dolu bir hayat yaşadılar. | Open Subtitles | و أن يكونوا في خضم توازن من الألوان المحيطة بهم بألوان مفيدة تشع من حولهم تعني أنهم سيعيشون حياة واعدة |
Erkek monal sülünü dişisini yanardöner renklerle diğer türlerde olmadığı kadar etkiliyor. | Open Subtitles | تدرج مونال يثير إعجاب إناثه بمدى أعظم من ألوان كاملة أكثر مما يمتلكه أي نوع آخر. |
Sana danışmadan bütün odanı parlak renklerle boyuyormuş. | Open Subtitles | وهي تطلي الغرفة بلون زاه جداً من دون أن تسألك |
Mesela, bazıları belli numaraları renklerle birleştirir ya da bazıları müziğin tadını alabilir. | Open Subtitles | على سبيل المثال,قد يربط أحد الوان معينة بأرقام معينة او يتمكن من الحصول على طعم للموسيقى |
renklerle kokluyorlar. Ve iddia yarasalarla ilgili olanın aynısı olurdu. | TED | تشم عن طريق الالوان. على غرار الحجة التي سقناها.. في كيفية شم الخفافيش للألوان. |
Simetri gereği bu kümeleri tekrar yeniden düzenlenen renklerle kopyalarsınız. | TED | بالاعتماد على التماثل، يمكنك تكرار هذه المجموعات مرة أخرى مع إعادة ترتيب الألوان. |
Burada renklerle anlatılan öykünün bir kısmının görmeye baslayabilirsiniz. | TED | يمكنكم رؤية أجزاء من القصة هنا، ترويها الألوان. |
Anladiniz mi? Ve farkettim ki renklerle hic calismadim, cunku tek bir renk fikrini kontrol etmekte zorlaniyordum. | TED | وأدركت أنني لم اعمل مع اللون ، لانه كان لدي صعوبة في السيطرة على فكرة واحدة في الألوان. |
renklerle ilk calismamda Pantone parcalarla bu mozaikleri yaptim. | TED | لذا في المرة الأولى التي عملت مع الألوان من خلال صنع هذه الفسيفساء للبانتيون. |
Ama önemli olan kalemlerle ve size verilen renklerle ne yaptığınız. | Open Subtitles | و لكن الأمر كله يرجع إلى ما ستفعله بالألوان الشمعية و الألوان التي سوف تعطى إليك |
Tanrı gün batımını renklerle doldurdu ve Tanrı yıldırım gibi koşan atları yarattı. | Open Subtitles | خلق الرب المشارق مليئةً بالألوان وخلق الأحصنة سريعة المركب. |
Harfleri renklerle, sesleri dokunuşlarla eşleştirmenizi sağlar. | Open Subtitles | تجعلكَ تربُط الأحرُف بالألوان الأصوات باللَمس |
Merkezdeki görüntü, Hieronymus Bosch'tan düz ama arka taraf sıcak ve canlı renklerle dolu. | Open Subtitles | الصورة المركزية من طراز الرسم الشيطاني لكنّ الخلفية مليئة بألوان دافئة نابضة بالحياة |
Ve eğer farklı renklerle gösterilen çeşitli kılavuz hücrelerinden kayıt yaparsan, her biri ortamda kılavuz benzeri bir desene sahiptir ve her hücrenin kılavuz benzeri ateşleme deseni diğer hücrelere göre biraz kaymıştır. | TED | وإن سجلت من عدة خلايا شبكية -- معروضة هنا بألوان مختلفة -- كل واحدة لديها نمط إطلاق شبه شبكي على امتداد الوسط، وكل نمط إطلاق شبه شبكي للخلية يحول قليلا بالنسبة للخلايا الأخرى. |
Evet, erkeklerin dudaklarını farklı... renklerle boyamış kızlarla oral... seks yaptığı bir parti oyunu. | Open Subtitles | أجل إنها لعبة حفلة حيث يجعل الأولاد البنات يضعون ألوان مختلفة من أحمر الشفاه بينما يقومون بجنس فموي |
Bence, daha geleneksel renklerle devam etmeyi düşünmeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أنك يجب أن تضعي بعين الإعتبار إستخدام ألوان تقليدية أكثر |
Tüm duvarları vahşi renklerle boyayıp kumaşlardan kestiğim vahşi orman motiflerini etrafa yapıştıracağım. | Open Subtitles | سوف أدهنها بلون مميز ، صارخ- ثم سنشتري أقمشة مميزة لنغطي الأرض وكل شيء لتبدو مثل الغابة |
Burasının soğuk bir havası var. Daha sıcak renklerle boyamalıyız. | Open Subtitles | المكان بارد, لابد من عمل الوان دافئة |
Yasalar diye bir şey var. Tıpkı Newton'un renklerle ilgili teorisi gibi ve kromatizm ile. | Open Subtitles | انها قوانين كما تعلم كقوانين نيوتن لنظرية الالوان |