| Aklıma takılan şey onların bagajda seyahat etmiş olduğu ve Rowan'ın onları öldürdüğü ve bana niye söylememiş olduğun. | Open Subtitles | فقط في اعتقادي انهم كانوا يقودون في الشاحنة وان روان كان من امر بقتلهم وبهذا يمكن ان تخبرني لماذا |
| Bendeniz seyir yöneticisi, Rowan Priddis ve Royalty Valhalla'ya hoş geldiniz. | Open Subtitles | انا مدير رحلتكم روان بيريديس و مرحبا بكم على متن روايالتي فالهالا |
| Rowan nerede olduğumu biliyorsa B613'de mutlaka biliyordur. | Open Subtitles | يَعْرفُ روان حيث أَنا. بي 613 يَعْرفُ دائماً حيث أَنا. |
| Bak, Fitz orada ne olduğunu biliyorsa, Rowan'da biliyordur. | Open Subtitles | شبكة إنترنت هذا النُزل إن كان فيتز يعلم أننا نحقق بالأمر فلا شك أن روان يعلم |
| Ama sanırım Rowan onu ele geçirdi. | Open Subtitles | و لكن اعتقد بأن روان استطاع السيطره عليه |
| Fitz, Rowan yaptı. Ben şeyden beri Rowan'ın peşindeyim... | Open Subtitles | فيتز, لقد كان روان كنت اطارد روان منذ ان |
| Ve ben buraya sizi öldürmek için gelmedim, fakat Rowan'la yaptığın konuşmaya bakınca, bu benim en iyi hamlem olacak. | Open Subtitles | وأنا لست هنا لقتلك لكن من النظرة على وجهك في محادثتك مع روان, ذلك سيكون ربما حركتي الوفقة |
| Rowan'ın Başkan'ın oğlunun ölümüyle kendisi arasında bağlantı kurabilecek tek kişiye etrafta hikayeler anlatmasına izin vereceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أن روان سيدع الرجل الآخر الوحيد الذي يمكن أن يربطه بمقتل ابن الرئيس يتمشى في الأرجاء يروي القصص ؟ |
| Anlaşma yap ve elektrikli sandalyeye Rowan'ın kıçı otursun. | Open Subtitles | اعقد اتفاقا وسيكون روان هو من على الكرسي الكهربائي. |
| Rowan'ın plakası Roanoke dışında bir trafik kamerasında tespit edildi. | Open Subtitles | لوحة سيارة روان ظهرت على كاميرا مرور خارج رونك |
| Rowan ve Tommy ikinizi bir araya getiren yol zorlu ve dolambaçlı oldu. | Open Subtitles | روان و طومي المسار الذي جمعكم معا كان شاقّا و منعرجا |
| Yaklaşık altı yıldır görüşüyoruz Rowan. | Open Subtitles | لقد داومت على مقابلتك تقريبا لست سنوات، روان |
| Bildiğin tek gerçek şey Rowan, seni sevdiğimdir. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي تعلمين بصحّته، روان هو أنني أحبّك |
| Ya biz ya Rowan bitene kadar bu iş bitmeyecek. | Open Subtitles | هذا لن ينتهي إلى اذا انتهينا او انتهى روان |
| Bunu yapamayız. Rowan uzun süredir bekliyor. | Open Subtitles | لا يمكننا فعل هذا طالما روان هناك بالخارج |
| Bana güven, Rowan'la telefonda konuştuğunuz "Tilki Kuyruğu" neyse onu bize anlatacaksın. | Open Subtitles | ستثق بي كفاية لتخبرنا ماذا قال لك روان على الهاتف عن ذنب الذئب |
| Rowan, Russel'i benden daha iyi inşaa etti. | Open Subtitles | في حالة راسل روان صنع شخصا مثلي لكن أقوى |
| Diğerleri daha önceden Rowan ile hiç tanışmamış. | Open Subtitles | لم يسبق لي مقابلة أحد رجال روان الخاصين من قبل |
| Glen Rowan Cross'taki mağarada yaptığımız anlaşma yüzünden. | Open Subtitles | بسبب اتفاقنا الاتفاق الذي عقدناه في الكهف عند غلين روان كروس |
| Yıllar önce, Maureen Rowan adlı bir Wisconsin ev hanımı, sabahın erken saatlerinde aile köpeği Dodger'la birlikte dışarıdaydı. | Open Subtitles | منذ سنوات، وهي ربة منزل ولاية ويسكونسن كان اسمه مورين روان خارج في الساعات الاولى من صباح مع كلب العائلة، المراوغ. |