| İlanlarda şu yazıyor: " Rusty Parker'ı görmek için Danny McGuire'a gelin." | Open Subtitles | هذا ما تقوله الإعلانات ، تعال إلي داني ماجوير لتشاهد راستي باركر |
| Rusty, ayaklarında cevher yatan fazla insan yoktur. | Open Subtitles | راستي ، لا يوجد الكثير لديهم ماس في أقدامهم |
| Sanırım Rusty hayatı hakkında ne istediğini biliyor. | Open Subtitles | أعتقد أن راستي تعرف ما الذي تريده بحياتها |
| Bak, çocuk yerleştirmeye şehrin her tarafına gidiyorum. Burası güzel bir yer Rusty. | Open Subtitles | أنظر، أنا أضع كل الأطفال في منازل، لديك مكان جميل هنا يا رستي |
| Dale oda arkadaşı Rusty'nin, kendisi için ve kafir düşünceleri için dua ettiğini söylemek istiyor. | Open Subtitles | حيث يريد دايل لشريك غرفته ريستي لمعرفة بأنه يصلّي من أجله ومن أجل طرقه الكافرة. |
| Tek ihtiyacım olan, Rusty'den sermaye almak ve sonra hepimiz zengin olacağız. | Open Subtitles | كل ما أريده هو مال أبدأ به من روستي. وعندها سنصبح أغنياء. |
| Merhaba, kayip köpeginiz Rusty buldugumu söylemek için aradim. | Open Subtitles | مرحبا، أنا داعيا إلى معرفة ما إذا كان أجد الكلب، صدئ. |
| Yarışmayı Rusty'nin kazandığını biliyor muydun, Maurine? | Open Subtitles | هل عرفت أن راستي فازت في المسابقة يا مورين ؟ |
| Rusty, bu çok az kişinin başına gelir. Kıymetini bil ve iyi değerlendir. Özür dilerim. | Open Subtitles | راستي ، هذا يحدث لقليلين احذري وتعاملي معه بحكمة |
| Rusty, bu, Wheaton Tiyatrosu'nun sahibi Noel Wheaton. Bu, Bay McGuire. - Merhaba. | Open Subtitles | راستي ، هذا نويل ويتون صاحب مسرح ويتون ، هذا السيد ماجوير |
| Pazar gazetesine çıkacakmış. Rusty'nin yüzünü ilk kez gördüğü ayna. | Open Subtitles | لتكون في جريدة الأحد ، المرآة حيث رأت راستي وجهها لأول مرة |
| Evet, şimdi telefon etti. Partiye gidip Rusty'yi almanı istiyor. Düşünsene. | Open Subtitles | نعم ، لقد إتصل تواً ، يريدك أن تأتي إلي الحفل وتصحب راستي |
| Rusty'yi ilk gördüğümde ben de aynen bunu demiştim. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما قلته لنفسي عندما رأيت راستي أول مرة |
| Genç öl, efsane ol. Aynı Janis gibi. Ya da "Sihirliler" 'den Ayı Rusty gibi. | Open Subtitles | الموت وانت صغير,يجعلك أسطورة مثل جانيس, أو الدب رستي في فلم الساحر. |
| Sanırım en mantıklısı, Rusty'nin bir süreliğine babamın yanına taşınması olurdu. | Open Subtitles | حسناً، أظن أن أكثر شيء منطقي أن ينتقل رستي الى أبي لفترة |
| Senle Rusty Amcam küçükken Şükran Gününde futbol oynar mıydınız? | Open Subtitles | عندما كنت أنت وعمي رستي أطفال هل كنتم تلعبون كرة القدم في عيد الشكر؟ |
| Ama bir yandan da "dikkatli konuş Rusty" gibi bir ses dolaşıyor kafamda. | Open Subtitles | لكن بعد ذلكّ، بـ رأسي، أنا مجرّد كـ "الطريق الّذي سيكون ريستي صلف." |
| Küçük Rusty'miz ilk cici sepetini aldı. | Open Subtitles | ريستي الصغير فقط أستلم سلة إزدحامه الأولى |
| O zevk bana ait Rusty! Buna ne dersiniz çocuklar? | Open Subtitles | من دواعي سروري هاهو روستي مالكوم قادم إلى نقطة الإنطلاق |
| Bunlarda çocuklarımız, Rusty ve Audrey. | Open Subtitles | هذه هي أطفالنا، صدئ وأودري. |
| Tartışmadık, bir konuda ayrı düştük. Rusty ondan hiç hoşlanmazdı. | Open Subtitles | لم تكن مشاجرة, كنا نتحدث بشأن راستى, فهى لا تحبه |
| Bir fikrim yok Rusty. Onun yaptığına inanmak çok güç. | Open Subtitles | لافكرة لدىّ يا رستى, من الصعب التصديق انها تستطيع ان تفعل ذلك |
| Dönem sınavlarında başarılar Rusty. | Open Subtitles | حظّ سعيد مَع أختبارات الفصل الدراسي ، ياريستي |
| Ellen'i tanıyorsun, eşim, bunlarda Rusty ve Audrey. | Open Subtitles | أنت تعرف إلين، زوجتي، وصدئ وأودري. |
| - Hiç akıllanmayacaksın, değil mi Rusty? | Open Subtitles | أنت أبدا لا تتعلّم ، أليس كذالك أيها الصدء ؟ إبقى بعيد عني |
| Özel Ajan Rusty Clark'ın da söylediği gibi, | Open Subtitles | كوكيل خاصّ كلارك الصدئ يَقُولُ، |
| Rusty ile ilişkimiz geçen haftadan beri çok değişti. | Open Subtitles | علاقتي ببريستي تغيّرت منذ الأسبوع الماضي. |