| 15 yılının kaldığını söylediğini duydum. | Open Subtitles | ـ نعم وأنا سمعتك تقول أنه مازال لديك 15 سنة |
| Birilerine akşam sabaha kadar parti vereceğini söylediğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتك تقول لأحدهم أنك تُقيم حفلات من غروب الشمس حتى الفجر |
| O moruğa eğer kıpırdarsa vuracağını söylediğini duydum kıpırdadı. | Open Subtitles | سمعتك تقول لو تحرك ذلك الفتى سيتعرض لطلقة حسناَ لقد تحرك |
| Sanırım ben düşüneceklerini ve bize kararlarını bildireceklerini söylediğini duydum. | Open Subtitles | إعتقد أني سمعته يقول بأنه سيفكر في الموضوع وسوف يعود إلينا |
| Hayatım boyunca ilk defa bu kelimeleri söylediğini duydum. | Open Subtitles | كان الملازم أول مرة في بلدي كامل الحياة ل من أي وقت مضى سمعته يقول هذه الكلمات. |
| Bu arada, ona, bu konuda bir şey yapmamasını söylediğini duydum. | Open Subtitles | بالمناسبة، سمعتك تقولين لها ألاّ تفعل شيئاً. |
| Annemlerin banyosunda kitap okurken annemin eski telefonunu sana hediye olarak vereceğini söylediğini duydum. | Open Subtitles | لقد كنتُ أقرأ في حمام أمي عندما سمعتها تقول أنها ستعطيكِ هاتفها القديم |
| söylediğini duydum. | Open Subtitles | حسناً. لقد سمعت ذلك |
| Peki, Howard dünyanın çok sıcak olduğunu söylediğini duydum. | Open Subtitles | "الآن يا " هاوارد لقد سمعتك تقول أن العالم كان شديد الحرارة فى يوم ما |
| Biliyorum. söylediğini duydum. | Open Subtitles | أعلم هذا سمعتك تقول هذا من قبل |
| Senin kısık sesle davayı çözdüğünü söylediğini duydum Afedersin. | Open Subtitles | سمعتك تقول لطبيبك النفسي حللت القضية |
| Ama, evet, yüksek sesle bir şeyler söylediğini duydum. | Open Subtitles | ولكن أجل، سمعتك تقول شيئاً بصوت عالٍ |
| Bir şey söylediğini duydum, fakat ne söylediğinden emin değildim. | Open Subtitles | سمعتك تقول شيئاَ لكن .. |
| -Hiç birşey demedim. -Birşeyler söylediğini duydum. | Open Subtitles | لم اقل شيئا سمعتك تقول شيئا |
| Ama dinimizin değersiz olduğunu söylediğini duydum. Çünkü hala günalarımızdaymışız ve lanetlenmişiz. | Open Subtitles | ولا أريد أن أعرفه لكن سمعته يقول أن ديننا ليس له قيمة لأننا مازلنا في خطايانا |
| Öğleden sonraki mesaiyi aldığını söylediğini duydum, yani 6:00'ya kadar. | Open Subtitles | حسنا,لقد سمعته يقول انه سيغطي نوبة بعد الظهر اي حتى الساعة 6 |
| Ve defalarca bu şehri yok etmek istediğini söylediğini duydum kendisinin ve eğer ona yardım etmeseydim kızımı öldürecekti. | Open Subtitles | ولقد سمعته يقول مرارا كيف انه يريد تدمير هذه المدينة وأنه إذا لم أكن مساعدته على القيام بذلك، |
| Şaşırmış gibi yapma. Aynı şeyi kahramana söylediğini duydum. | Open Subtitles | لا تتظاهري بالمفاجأة سمعتك تقولين الٔامر نفسه للبطل |
| Diğer çocukların olduğunu söylediğini duydum Benim gibi çocukların | Open Subtitles | سمعتك تقولين ان هناك أطفال آخرين. مثلى تماما |
| Nasıl olduysa benim hakkımda çok kötü şeyler söylediğini duydum. | Open Subtitles | وبطريقةما... سمعتها تقول أشياء سيئة جداً عنّي |
| Onun kötü biri olduğunu söylediğini duydum. | Open Subtitles | سمعتها تقول انه رجل سئ |
| söylediğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت ذلك - هو سمع ذلك |
| - söylediğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت ذلك |