| Dixon ve Adrianna'nın partide olacaklarını söylemediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة لأنني لم أخبرك مقدما عن قدوم ديكسون وأدريانا للحفل |
| Sana hiç söylemediğim için özür dilerim ama çocuk sahibi olmak konusunda ne düşündüğünü biliyordum. | Open Subtitles | آسفة لعدم إخباري إياك، لكنّي كنتُ أعلم شعوركَ تجاه الأطفال |
| Bak, Phoebe, söylemediğim için özür dilerim ama gerçek şu ki son zamanlara kadar Cole'a gerçekten güvenmedim. | Open Subtitles | النظرة، فويب، أَنا آسفُ أنا لَمْ أُخبرْك لكن الحقيقةَ، حتى فترة قريبة، أنا لَمْ أُئتمنْ كول حقاً. |
| Tamam, sana kitabı söylemediğim için özür dilerim, ve öğrenme şeklin için de özür dilerim. | Open Subtitles | حسناً,آسفة لعدم إخبارك عن الكتاب وأنا آسفة للغاية على الطريقة التي أخبرتك بها عندما أخبرتك |
| Sizin yozlaşmış sadist bir yaşlı olduğunu daha önce söylemediğim için özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر لأني لم اخبرك من قبل أنك رجل عجوز سادي |
| Hemen söylemediğim için çok özür dilerim Baba. | Open Subtitles | يا أبي، أنا آسف لدرجة أنني لم لا أقول لكم عاجلا. |
| Aptal Bobo'nun aptal güçlerini söylemediğim için özür dilerim. | Open Subtitles | عذرا لم أكن أقول لكم عن القوى الغبية بوبو غبي. |
| Ayrıca bebeğim, sana söylemediğim için özür dilerim. | Open Subtitles | وعزيزتي، أعتذر عن عدم إخباري إيّاك |
| Sanırım öleceğimi söylemediğim için beni asla bağışlamayacaksın. | Open Subtitles | أعتقد أنكِ لن تسامحيني أبدا لأنني لم أخبركِ انني كنت أحتضر |
| Hey, söylemediğim için özür dilerim ama bana kendimi kötü hissettiriyorsun. | Open Subtitles | أنا أسف لأنى لم أخبرك ولكنك تجعلنى أشعر بالسوء |
| Bunu sana hep söylemediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | وأنا آسف للغاية لأني لم أخبرك دوماً بذلك |
| Daha önce söylemediğim için çok üzgünüm. | Open Subtitles | و أنا آسف جداً لأني لم أخبركِ من قبل |
| Sana söylemediğim için ve bu şekilde öğrendiğin için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا أسفة لأنني لم أقلها لك و أنك إكتشفتها هكدا |
| Diyorum ki o gümüş elbisedeki bendim, ve sana söylemediğim için çok özür dilerim. | Open Subtitles | أنا أقول أنني كنت تلك صاحبة الفستان الفضّي، وأنا آسفة بحقّ لأنني لم أخبرك بذلك. |
| Ah,evet o konuya gelirsek sana söylemediğim için gerçekten özür dilerim. | Open Subtitles | أجل، بخصوص هذا الأمر. أنا أعتذر بشدّة لأنني لم أخبرك. |
| Sana söylemediğim için üzgünüm ama hepsi geçmişte kaldı. | Open Subtitles | أنا آسف لعدم إخباري إياكِ، لكن كلّ هذا بالماضي الآن |
| Ve ben bunu sana asla söylemediğim için çok üzgünüm. | Open Subtitles | ..وأنا وانا آسف لعدم إخباري لك هذا |
| Tamam bak, sana gördüğümüzü söylemediğim için üzgünüm ama nasıl söyleyeceğimi bilemedim. | Open Subtitles | الموافقة، يَستمعُ، أَنا آسفُ بأنّني لَمْ أُخبرْك الذي رَأينَا، لَكنِّي لَمْ إعرفْ كيفية التعامل معه. |
| Bebeğin sizden olduğunu söylemediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | أعتذر لعدم إخبارك بمسألة كون الطفل طفلك |
| Başımı göğüslerine dayamadan önce gerçeği söylemediğim için çok üzgünüm. | Open Subtitles | اسف إنى لم اخبرك بالحقيقه من قبل و تغازلت بأثدائك و مؤخرتك |
| Baba, bunu sana daha erken söylemediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | يا أبي، أنا آسف لدرجة أنني لم لا أقول لكم عاجلا. |
| Elaine, babanla ilgili soruşturmayı sana söylemediğim için özür dilerim. | Open Subtitles | إلين ، أنا آسف لم أكن أقول لكم حول التحقيق إلى والدك . |
| Ona bunu söylemediğim için pişmanım. | Open Subtitles | وأندم عن عدم إخباري إياه بذلك |
| Sana söylemediğim için özür dilerim ama böylesi daha güvenliydi. | Open Subtitles | أنا اسف لأنني لم أخبركِ من قبل لكنني حريص على سلامتكِ |
| söylemediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفه جداً يا أبى لأنى لم أخبرك |
| - Bipolar olduğumu söylemediğim için sen kızdın mı? | Open Subtitles | أأنت غاضب لأني لم أخبرك أنيّ ثنائي القطب؟ |
| Sana küçük olduğumu söylemediğim için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسف لأني لم أخبركِ انني صغير جداً |
| Neyse, şimdi söylemediğim için.. ..söylemediğim her dakika daha da strese giriyorum. | Open Subtitles | على أي حال، بما أني لم أقلها بعد كل دقيقة تمرّ تجعلني أكثر توتّراً |