Ayrıca, o saate dek az önceki olaya ait fark edilir bir iz kalmayacağını söylemekten mutluluk duyuyorum." | Open Subtitles | و يسعدني القول أنه لن يكون هناك آثار ملحوظه لما حدث عند وقت العشاء |
Direnebileceğimiz bir yol bulduğumuzu söylemekten mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | يسعدني القول إنه ربما قد وجدنا طريقه تمكننا من العودة للقتال |
Gingrich planının, fiyatı 2.50 civarına getireceğini söylemekten mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | يسعدني القول أن خطة (جينجريش) تقودنا لسعر يقارب 2.5 او أقل. |
Öncelikle size bütün planlarımızın yolunda ve zamanında ilerlediğini söylemekten mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | أول شيء، يسعدني أن أبلغك بأن جميع خططنا تمشي بسلاسة و في الوقت المحدد |
Artık daha uyumlu olduğumuzu söylemekten mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | يسعدني أن أبلغك بأننا متوافقان الآن |
Yaklaşık 9 yıl boyunca günün 24 saati orada online olduğunu söylemekten mutluluk duyuyorum. | TED | ويسعدني أن أقول أنه ما زال على الإنترنت هناك، 24 ساعة في اليوم، لمدة تسع سنوات تقريبا. |
Dostlar arasında olduğum için de Ekselansları Veliaht Prens'in bu kutlamaları Tokyo'da bizzat yöneteceğini söylemekten mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | ويسعدني أن أقول بينما نحن بين الأصدقاء أن صاحب السمو ولي العهد |
Ve kendisi bu dönem sonunda emekli olduğunda, kızı Celia'nın boşalan koltuğa annesi gibi bir anlayışla aday olacağını söylemekten mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | وعندما تتقاعد في نهاية هذه الفترة يسعدني القول أن ابنتها (سيليا) سترشح لمقعد العضوية المفتوحة لتستكمل مسيرة الوفاء كوالدتها |
Darrell ile imamı, yerel falafel yapan yerin orada beraber öğle yemeği yerken görebileceğinizi söylemekten mutluluk duyuyorum. | TED | ويسعدني أن أقول الآن بأن (داريل) والإمام، يمكنك غالبًا العثور عليهما عند موقف الفلافل المحلي، يتناولان وجبة الغداء معًا. |