Gülersin tabii ama öyle bir hayat hakkında söylenecek çok şey vardır. | Open Subtitles | بالطبع إنك تضحكين لكن هناك الكثير لكى يقال عن حياة الرجل بين الرجال |
Ama bu parayı veremeyecekseniz, söylenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | اذا لا يمكنك ان تتديره، لا يوجد هناك شيء أكثر يمكن أن يقال. |
O zaman söylenecek başka bir şey kalmadı, öyle mi? | Open Subtitles | حسنا اعتقد بانه لايوجد شيء اخر لقوله هل هناك شيء؟ |
Neden hep söylenecek mükemmel şey çok geç aklıma geliyor? | Open Subtitles | لم أفكر دوماً في الشيء المثالي لأقوله بعد فوات الأوان؟ |
Ne yapılması gerektiğini bilirdi. söylenecek fazla bir şey yok. | Open Subtitles | لقد عرف ما يجب ان يعلمه لايوجد ما يُقال. |
Petra çok güzel ama Ürdün hakkında söylenecek başka şey yok. | Open Subtitles | بيترا رائعة لكن ليس هناك الكثير لنقوله عن الأردن |
- Davayı üstlendi. - O halde söylenecek başka ne var? | Open Subtitles | لقد أخذ القضية ما الذى يمكن أن يقال بعد ذلك؟ |
O yüzden mideme ağrı girdi. söylenecek en kötü şeydi. | Open Subtitles | جعلني اشعر بالغثيان كان شيئا سيئا ان يقال |
Anlaştığımız üzere, aramızda herhangi bir ilişki olmadığına göre, söylenecek pek fazla söz yok. | Open Subtitles | لقد اتفقنا للتو حول طبيعة علاقتنا لا يوجد ما يقال أكثر من ذلك |
Bugün evlerinize götürülen hizmetler hakkında çok şey konuşuluyor ama bunların dışında söylenecek başka şeyler de var. | Open Subtitles | هناك كلام كثير اليوم لكن هناك شئ يقال للتفكير خارج هذا الصندوق |
Bu durumda benim görüşüme göre, söylenecek başka bir şey yok. | Open Subtitles | حسنا ، من وجهة نظري في هذا الحالة، لا يوجد شيء بقي ما يمكن ان يقال. |
söylenecek çok fazla şey var, ama ben şu sözcüklerden başka sözcük bulamıyorum | Open Subtitles | هناك الكثير لقوله لا أستطيع أن أجد الكلمات باستثناء هذه |
söylenecek pek bir şey yok. | Open Subtitles | لقد نسيت ما قلته لي لم يكن هناك الكثير لقوله |
Zaman, buralarda durmuş gibi fakat bir şekilde fazlasıyla geçti, ve söylenecek çok şey var. | Open Subtitles | يبدو الوقت ساكنا بلا حراك في هذه الأماكن لكن بطريقة ما كثيرا منه يمر وهناك الكثيرا لقوله |
söylenecek başka bir şey yok. İyi geçti, tamam mı? | Open Subtitles | لا يوجد شئ أخر لأقوله لقد سارت علي ما يرام |
- söylenecek hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ـ لن ارحل من هنا لغاية ان نتكلم ـ ليس لدي شيء لأقوله |
Çok bir şey söylenecek kadar büyüleyici değil. | Open Subtitles | انها ليست براقة جدا ليس هناك شئ كثير لأقوله |
Olur böyle şeyler. söylenecek birşey yok. | Open Subtitles | . لا ترتبك يا صغير لا يوجد هناك شىء يُقال |
Sen de beni dinledin. söylenecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | و أنت إستمعت إلي و لا يوجد شيء إضافي لنقوله |
Bugün herkesin seni çok özlediği dışında, söylenecek pek birşey yok. | Open Subtitles | لا يوجد الكثير ليقال اليوم, غير بان الجميع افتقدوك بشدة. |
söylenecek bir şey yok. 200 böcek gördün. | Open Subtitles | لا شئ ليُقال لقد رأيتهم 200 من الحشرات |
Bu, söylenecek hoş bir şey değildi. Beni iyi hissettirmek için tasarlanmadı. | Open Subtitles | لم يكن هذا شيء جميل لتقوله ولا يجعلني أشعر أنني بحالة جيدة |
söylenecek pek bir şey yok. Bana söyleneni yaparım. | Open Subtitles | . لا يوجد المزيد لأخبرك به أفعل ما يطلب مني |
söylenecek en etkili şey nedir? | Open Subtitles | ما أكثر شئ وجدتيه فعالا لتقوليه لأنهاء العلاقه؟ |
söylenecek doğru söz buymuş gibi geldi. | Open Subtitles | انا فقط رايت ان هذا الشيء الصحيح للقول |
Çok fazla cevaplanmamış soru, ve söylenecek birçok şey vardı. | Open Subtitles | كان هناك العديد من الأسئلة غير المجابة العديد من الأشياءِ للقَول |
Sanırım söylenecek her şeyi söyledik. Queimada yurttaşları, özel askerî mahkeme eski Başkan Sanchez'i vatana ihanetten suçlu buldu. | Open Subtitles | اظن اننا قلنا كل ما يجب قوله الى مواطني كيمادا |
Her zaman söylenecek doğru şeyi bilirsin. | Open Subtitles | دوماً ما تعلم الكلمات التي يجب قولها |