Hayatım boyunca bana söylenen yalanı kral olmak için doğduğumu doğruluyordum. | Open Subtitles | كدت أصدق الكذبة التي قيلت لي طوال حياتي بأنني سأغدو ملكاً. |
Birinin elini kaldırdığı an hariç, kâtip söylenen her şeyi kaydedecek. | Open Subtitles | سيسجل الموظف كل كلمة تقال عدا عندما يرفع شخص ما يده |
Eksantrik. En azından bana söylenen bu. | Open Subtitles | إنه شخص ثرى غريب الأطوار على الأقل هذا ما قالوه لى |
Seni, hastanede yaşandığı söylenen, bir takım olaylar yüzünden çağırdım. | Open Subtitles | أنا خابرتك هنا لأن إشاعات حول حادثة في المستشفى ليلة أمس. |
Evet, tabi ki bize söylenen tüm o saçmalıklara inanmamıştın, değil mi? | Open Subtitles | أنت إذن لم تصدق كل الهراء الذي أخبرونا به |
Birçok tarihçi, Vlad Tepeş'in yattığı söylenen kayıp mezarı bulmaya çalıştı. | Open Subtitles | العديد من ألآساطير تقول أن عليك أن تجد القبر الغير معلم ... الذي وجد عليه نوعاً ما من الرصاص ...حيث يرقد |
Bana söylenen buraya dünyayı yok olmaktan kurtarmaya geldiğindi. | Open Subtitles | لقد أُخبرت أنكم قادمون لإنقاذ هذا الكوكب من الدمار... |
Burada yaşadığı söylenen savaşçıyla konuşmaya geldim. | Open Subtitles | أَنْا هنا للتحدث مَع المحاربِ الذي يُقالُ بأنهُ يعَيْش هنا |
Yıllardır erken menopoz olduğu söylenen yumurtalık kanseri olan başka bir kadın tanıdım. | TED | ثمة امرأة أخرى تعاني من سرطان المبيض وقيل لها لسنوات أن تلك أعراض مبكرة لسن اليأس. |
Ve Doktor, ben de bana söylenen yalanların ardındaki gerçekleri görmeye başladım. | Open Subtitles | لقد بدت الأمور تضح من خلال الأكاذيب التى قيلت لي |
Kirlilik, ozon ve karbon hakkında söylenen onca şey hepsi gerçekten yaşanıyor, değil mi? | Open Subtitles | كل تلك الأشياء التي قيلت حول التلوث و الأوزون و الكربون تحدث حقا أليس كذلك ؟ |
Onunla yaptıkları her şeyi, gittikleri her yeri söylenen her sözü, özellikle de benimle ilgili olanları ve bundan sonra ne yapacağını öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد معرفة كل شيء فعلوه معه وكل مكان ذهبوا له ،وكل كلمة قيلت وتحديداً عني وماذا سيفعل تالياً .. |
Hepinizin, hakkınızda söylenen 3. kelimeyi düşünmesini istiyorum veya daha önce doğum yaptıysanız doğum yaptığınız kişiyle ilgili söylenen 3. kelimeyi düşünün. | TED | أريد منكم جميعاً أن تفكروا حول الكلمة الثالثة التي دائما ما تقال عنك أنت أو إن كنت تضعين مولوداً عن الشخص الذي أنجبتيه |
Çemberde söylenen şeyler şaşırtıcı şekilde gerçek olabilir. | Open Subtitles | أمور تقال في دائرة لديها طرق مفاجئة لتصبح حقيقية |
Bebeğin tüm hayatını değiştirdiğiyle ilgili söylenen her şey doğru. | Open Subtitles | كل شيء قالوه عن كون الطفل يغير حياتك صحيح |
Onun hakkında mahkemede söylenen herşey doğruydu. | Open Subtitles | كل ما قالوه عنه في المحكمة هناك ... كان حقيقة |
Yapabileceğiniz şey yanlış dedikodular yayıp insanların söylenen her şeyin yanlış olduğunu düşünmeleri. | Open Subtitles | بإمكانك نشر إشاعات خاطئة حتى يعتقد الناس أن كل شيء حدث كان غير صحيحا، |
Bize söylenen buydu. | Open Subtitles | هذا ما أخبرونا به |
Birçok tarihçi, Vlad Tepeş'in yattığı söylenen kayıp mezarı bulmaya çalıştı. | Open Subtitles | العديد من ألآساطير تقول أن عليك أن تجد القبر الغير معلم ... الذي وجد عليه نوعاً ما من الرصاص ...حيث يرقد |
Ona seni sordum, o da bir telekızla ilişkisini sır olarak tutmak istediği için bana, bulunmasının çok zor olduğu söylenen acayip-gizli telefon numaranı verdi. | Open Subtitles | ، سألته بشأنكِ و بما أنّه أراد بشدة . أن تبقى علاقته مع المومس، خاصة للغاية ، فلقد أعطاني رقم هاتفكِ السري للغاية . و الّذي أُخبرت بأنّه يصعب الحصول عليه |
Hayır ismi lanet olası telefonda söylenen bir ortak olmak istiyorum. | Open Subtitles | كلّا, أريدُ بأن أكون نوعَ الشريك الذي يُقالُ اسمه على الهاتِفِ اللعين. |
Bana öğretilen ve söylenen her şeyin bağnazlık ve insanlıktan çıkarma olduğunu biliyorum artık. | Open Subtitles | أرى بأن كل شيء تعلمته وقيل لي كان تعصباً وتصرف وحشي |
Kilisede söylenen her şeyden sonra ve hamileliği ile falan belki utanıp kasabadan ayrılmıştır. | Open Subtitles | بعد كل ما قيلَ في الكنيسة و أمرُ حملها, ربما قد أُحرجت لذا فرّت من المدينة |
Sahip olmak için Kilise'nin cinayet işleyebileceği söylenen kutsal bir emanet. | Open Subtitles | وذلك الشيىء ، كما قيل ، ستقوم الكنيسه بقتل من يقتنيه |
O, gökten geleceği ve bizi ölülerin dehşetinden kurtaracağı söylenen kişi. | Open Subtitles | هو من تنبأ له بالسقوط من السماء و ينقذنا من رعب الديديتيس |
Sütlü olan ama, şimdilerde yararlı olduğu söylenen siyah şey değil. | Open Subtitles | حليب الشوكولاته، ليس بالشيء المظلم الذي يقولون إنه أفضل لك |
Bu özel tim'e geldiğimizde, bize söylenen; işimiz; takip etmek ve yakalamak, sorgulayıp ve yargılamak olmadığıydı. | Open Subtitles | حينما جئنا إلى هُنا، لقد أُخبرنا أنّ عملنا هو المطاردة والقبض وليس المسائلة والحكم. |
Cezaevinde, Barnett'in öldüğü söylenen gece, onu canlı gördüğüne dair yemin eden bir mahkumla konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع صديق لـ " بارنيت " فى السجن إنه يقسم أن رآه حيا فى الليلة التى قالوا أنه مات فيها |