Söyleyecek çok şeyin olduğu belli. Bu iyi. | Open Subtitles | , يبدو ان لديكِ الكثير لتقوليه و هذا جيد |
Kendine iyi bak, genç hanım, Söyleyecek çok şeyin var! | Open Subtitles | إحترسي أيتها الآنسة الصغيرة فلديك الكثير لتقوليه |
Söyleyecek çok şeyin var gibi, Jan Di sunbae. | Open Subtitles | يبدو كأن لديك الكثير لتقوليه جان-دى سنبى |
Uzun zaman olmuş Söyleyecek çok şeyin olmalı. | Open Subtitles | لقد كانت مده طويله لذا لابد وانت عندك الكثير لتقوله لها |
Ve doğrusunu istersen, ateş etmeye niyetlendiysen eğer Söyleyecek çok şeyin var demektir. | Open Subtitles | وبماأنكتنويإطلاقهذهالطلقة.. هذا يعني أنه لديك الكثير لتقوله |
Ona Söyleyecek çok şeyin var, ama bana yok. | Open Subtitles | لديك الكثير لتقوله لها ولكن ليس لي |
Söyleyecek çok şeyin var gibi duruyorsun. | Open Subtitles | يبدو أن لديكِ الكثير لتقوليه |
Ölüm hakkında Söyleyecek çok şeyin var. | Open Subtitles | لديك الكثير لتقوليه عن القتل |
Söyleyecek çok şeyin var, dostum. Konuş. | Open Subtitles | أنت لديك الكثير لتقوله يا صاحبى، تحدث |
Söyleyecek çok şeyin var. | Open Subtitles | لديكَ الكثير لتقوله |
Söyleyecek çok şeyin olduğuna eminim. | Open Subtitles | إذاً لديك الكثير لتقوله |
- Söyleyecek çok şeyin yok zaten. | Open Subtitles | ومع ذلك، عندك الكثير لتقوله |