Üstlerime söyleyip duruyorum hapishaneleri şirketlere verdiğimiz sürece, yolsuzluk olacaktır. | Open Subtitles | أظل أقول لرؤسائي طالما نحن مزرعة للسجن لمصالح الشركة إنها وصفة للفساد |
Sana şunu yapmayı bırakmanı söyleyip duruyorum. | Open Subtitles | أظل أقول لكِ أن تتوقفي عن فعل هذا |
Özür dilerim. Aynı şeyi söyleyip duruyorum. | Open Subtitles | أنا آسف ، أظل أقول أنا آسف |
O yüzden söyleyip duruyorum, insan sonsuza kadar şampuan yapmamalı. | Open Subtitles | لهذا اخبرك دائما ان لا تضلي على غسيل الشعر بالشامبو للابد |
O yüzden söyleyip duruyorum, insan sonsuza kadar şampuan yapmamalı. | Open Subtitles | لهذا اخبرك دائما ان لا تضلي على غسيل الشعر بالشامبو للابد |
Ona kilitlemesi gerektiğini söyleyip duruyorum. | Open Subtitles | أستمر في إخبارها بأنها بحاجة لأن تجعل الأمر رسمي |
söyleyip duruyorum sana. Orduya katılmak istemiyor. | Open Subtitles | لا يريد أن ينضم إلى الجيش، كما أخبرتك مراراً و تكراراً |
Sıcaklığı arttırmaları söyleyip duruyorum. | Open Subtitles | دائماً أقول لهم أن يخففوا التكييف هنا |
Ben de aynı şeyi kendi kendime söyleyip duruyorum. | Open Subtitles | أظل أقول لنفسي الشيء ذاته |
Evet, ben de kendime bunu söyleyip duruyorum zaten. | Open Subtitles | - نعم، وهذا ما أظل أقول لنفسي. |
Ben de bunu söyleyip duruyorum. | Open Subtitles | هذا ما أظل أقول له. |
Ve ona bir anlamı olmadığını söyleyip duruyorum ama... | Open Subtitles | وأنا أستمر في إخبارها أنها لا تعني شيئًا لكن... |
söyleyip duruyorum, polis değilim ben. | Open Subtitles | أخبرتك مراراً انا لست شرطي |
Char'a bu şeylerin tadını çıkarmasını söyleyip duruyorum. | Open Subtitles | دائماً أقول لـ (شار) أن تستمتع بهذه الأشياء هذه الأحداث |