Yargıçların içgüdü ve deneyimlerini bu süreçten elememiz gerektiğini düşünmüyorum. | TED | إن الأمر ليس أنني أعتقد أنه يجب علينا أن نستقصي حدس القاضي و خبرته من العملية. |
Bu, süreçten önceki ve sonraki bir çocuk. | TED | هذا هو الطفل الذي رأيناه من قبل، بعد العملية. |
Betonun nasıl oluştuğuna ve bu süreçten nasıl yararlanacağımıza dair bir anlayışı özetler. | TED | يتلخص الأمر في فهم كيفية تشكل الخرسانة وكيفية استغلال هذه العملية لصالحنا. |
İltica eden, mülteci tanımını karşıladığını kanıtlamak için ABD'de bir süreçten geçer. | TED | ببساطة طالب اللجوء يُمثل شخصاً يسير في العملية في الولايات المتحدة ليثبتوا أنهم لاجئين. |
Peki, neden birisi bu kadar zahmetli ve küçültücü bir süreçten geçmek istesin? | TED | إذن، لماذا سيكون على أي شخص أن يمر بهذه العملية المنهكة والمذلة؟ |
süreçten olabildiğince uzak bir konuşma. | Open Subtitles | على حسب العملية ، فهي بكل بساطة مجرد محادثة. |
Eğer tümü aynı süreçten meydana geldi ise öyleyse hepsini bir diğerinden farklı yapan neydi? | Open Subtitles | لو صنعَتها جميعًا ذات العملية فما يجعلها متباينة للغاية عن بعضها؟ |
Köylüler, bu süreçten geçmedikleri sürece onları kadın saymaz. | Open Subtitles | الفلاحون لا يعتبروهم أناث حتى يمروا خلال هذه العملية |
Dürüst olmak gerekirse yaratıcı süreçten uzak durmamızın bu özel proje için en iyisi olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة , أعتقد أن ذلك الأفضل لهذا المشروع بشكل خاص أن أبتعد عن العملية الإبداعية |
Bizi bu şekilde süreçten çıkarıp atabilir mi? | Open Subtitles | أيمكنه أن يُخرجنا من العملية بهذه البساطة؟ |
Bu durum bir dilim pizzanın sebze olarak sayılmasına kadar giden karmaşık bir süreçten geçti. | Open Subtitles | لديها نوع من العملية المعقدة حيث كان التأثير إعتبار شريحة البيتزا من الخضروات |
Bırakmazsan, bu süreçten sağ çıkamayacaksın. | Open Subtitles | إذا لم تتوقف عن المقاومة، فلن تنجو من هذه العملية |
Yakın zamanda bu süreçten geçtiğinizi biliyorum. | Open Subtitles | أتفهم أنكِ خضعتِ لتلك العملية في وقت سابق مُؤخراً |
Her sabah karşına çıkan şeyi beğeniyorsan bu süreçten de şikâyet etmeyeceksin. | Open Subtitles | إذا لا تتذمر من العملية. لدي ملمع أرضيات في المرآب |
Onlar zaten süreçten haberdardı. | Open Subtitles | حسنا، لقد أبقيتُ القيادة على إطلّاع أثناء العملية |
Bu süreçten sonra bizim orada korkup gideceğimiz oldukça açıktı, çünkü çok gergindi veya ileri gidip şu soruyu sorabilirdik: Daha başka neler sizi rahatsız ediyor? | TED | لذلك كان واضحًا جدًّا بعد هذه العملية أنّه، حسنًا، إمّا أن ننسحب خوفًا هنا ونغادر لأن الجوّ مُتوتّر جدًّا، أو أن نذهب أبعد من ذلك ونسألهم عن الأمور الأخرى التي تزعجهم. |
Hakkında çok uzun konuşmayacağım, ama Uce ailesinin orada ormanda yaşayacak kadar şanslı olmayan pek çok ferdi var, hala bu süreçten geçmek zorunda olan, | TED | فأنا لن أتحدث طويلاً عنها . ولكن هناك الكثير من عائلة يوسى الذين لم يحالفهم الحظ ليعيشوا هناك في هذه الغابة. التي لاتزال تمر بهذه العملية |
Dürüstçe, ben hiç bir zaman senin bu süreçten bir hastayla oturup konuşma sürecinden gerçekten hoşlandığına yüzde yüz ikna olmadım. | Open Subtitles | %لم أكن مقتنعاً بنسبة 100 لأكون صريحاً, أنك تحبين هذه العملية الجلوس مع المرضى |
Tommy, gerçekten üzgünüm ama doğru donörü bulmak için aynı süreçten tekrar geçebileceğimizi sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا أسف جداً يا رجل ولكن لتعثر على المتبرع المناسب... لا احسب أنه يمكننا أن نخوض هذه العملية مرة اخرى |
Elijah da bir süredir zehirlenmiş haldeyse süreçten sağ çıkamama riski var. | Open Subtitles | ويُحتمل أنه لن ينجو من العملية. |