Diyojen sürgündeyken, başkalarının fikirlerini ve toplumun başarı kıstaslarını reddederek özgür olabileceğine karar verdi. | TED | في المنفى قرّر ديوجين أنه من خلال رفضه آراء الآخرين والتدابير المجتمعية للنجاح.. يمكن أن يكون حراً فعلاً. |
sürgündeyken Kral'a gidip Kardinal'e iftira atıp ismini kirlettiğinizi düşünmek neden onu teselli etsin ki? | Open Subtitles | ستجد فيه العزاء وكأنك جالس في المنفى وستسأل نفسك لماذا تشي به إلى الملك. |
Cai, Luzhou Savaşı sırasında yaralandı, ve sonra Japonya'da sürgündeyken öldü. | Open Subtitles | (كاي) جُرح أثناء معركة "لوتشو"، ولاحقًا مات في المنفى في "اليابان". |
sürgündeyken bunu bir düşün, Peder Efendi! | Open Subtitles | فكر بذلك وأنت في المنفى قائد الكنيسة |
Paris'e döneceğim ve sürgündeyken Moskova'ya karşı bir hükümet kuracağım. | Open Subtitles | (سأعود إلى (باريس وسأُكون حكومة من المنفى " (بطريقة معارضة لـ(موسكو " |
Paris'e döneceğim ve sürgündeyken Moskova'ya karşı bir hükümet kuracağım. | Open Subtitles | (سأعود إلى (باريس وسأُكون حكومة من المنفى " (بطريقة معارضة لـ(موسكو " |
Ve Medici sürgündeyken verdikleri destek için buradaki ailelerin değerini anladığım için de teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | ولأنه أدرك أن هذه العائلات الحاضرة كانت تدعم آل (ميديشي) أثناء وقتهم في المنفى |
Kral Henry sürgündeyken, idam edilsin diye onu kardeşinize yem etmeye çalışmıştınız. | Open Subtitles | عندما كان (هنري) في المنفى حاولت تسلميه لشقيقك لكي يعدمه |