| Bu ufak kızına zarar veren sürtüğün karşısında durmakla ilgili! | Open Subtitles | هذا يتعلق بالوقوف في وجه تلك العاهرة التي آذت ابنتكِ |
| Sen de benim kadar iyi biliyorsun ki o sürtüğün hiçbir hakkı yok. | Open Subtitles | هيا يا إيفان أنت و أنا نعلم بأن هذه العاهرة ليس لديها الحق ليس بعد الآن |
| Sırf kapris olsun diye ya da sürtüğün iyi olduğunu düşündüğün için her hangi bir konuda kural koyamazsın. | Open Subtitles | لايمكنك إستبعاد إحتمال لمجرد أن لديك نزوة .. أو لأنك إستحسنت منظر تلك العاهرة |
| Salondaki o sadist sürtüğün yerine kaş almaya başlayabilirsin. | Open Subtitles | لأنك يمكن أن ينتف الريش الدوائر حول أن الكلبة السادية في صالون. |
| O narsist sürtüğün kendini meclis uğruna öldüreceğini gerçekten düşünüyor musunuz? | Open Subtitles | أتتوقعون أن تقتل تلك الساقطة النرجسية نفسها من أجل هذه الطائفة؟ |
| Onun hep sürtüğün teki olduğunu düşünmüştüm ama, şimdi anlıyorum ki. | Open Subtitles | لطالما اعتقدت أنها مجرد ساقطة ولكنها في الحقيقة أجد الأشخاص |
| O sürtüğün dediği iğrenç şeyleri okumak ister misin? Kesinlikle. | Open Subtitles | تريدني أن أقرأ الرسائل المريضه التي كانت تكتبها العاهره ؟ |
| Umarım o sürtüğün söylediklerine inanmamışsındır. | Open Subtitles | لا أستطيع مساعدتك، آمل أنك لم تصدّقي ما قالته تلك العاهرة. |
| Mektubu öpücükle mühürlemesi bu sürtüğün erkek olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | قبله على الغلاف لا تعني أن تلك العاهرة قد لا تكون وغداً |
| Durum arkadaşımızın hamile ve acılar içinde olması... ve bu sürtüğün bizi burdan kovdurmaya çalışması. | Open Subtitles | .. الذي يحدث هو ان صديقتنا حامل وتتألم كثيراً وهذه العاهرة على وشك ان تتعرض مؤخرتها للركل |
| Senin gibi bir sürtüğün tutuklanması gerekir! | Open Subtitles | وقحة مثلك يجب القبض عليها اخرجي من بيتي أيها العاهرة القذرة |
| O küçük sürtüğün lanet olası kulüp evine gelebilecek kadar cesaretli olduğuna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | هل تصدقي الكرات على هذه العاهرة صغيرة تظهر في نادي الملعون؟ |
| - Bugün beni lobide sürtüğün tekinden kurtardı. | Open Subtitles | لقد أنقذني من تلك العاهرة فعلاً في الردهة اليوم |
| O sürtüğün şeytani götünü büyük annemin evinden şutlayacağım ve sen de onu vuracaksın. | Open Subtitles | سأخرج تلك العاهرة من منزلـي وبعدها سـ تطلق عليها |
| Onu dava edebilirsin, ama o hippi sürtüğün sana bunu yaptırmasına izin vermem. | Open Subtitles | يمكنك مقاضتها، لكني لن أسمح لتلك العاهرة أن تضعك بذلك الموقف |
| O küçük sürtüğün erkeğimi almasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | حسناً، لن أترك تلك الكلبة الصغيرة تأْخذ رجلي |
| Eğer o zengin sürtüğün parasının alacaksak, ölmüş kızıyla konuşabileceğine inanması gerekiyor. | Open Subtitles | إذا كنا نريد تحقيق المكاسب من تلك الكلبة الغنية , فهي تحتاج أن تصدق أنك تستطيع التحدث إلى إبنتها الميتة |
| Bu sürtüğün oyuna devam etmesine neden izin veriliyor? | Open Subtitles | لمَ هذه الساقطة سُمِحَ لها بمواصلة اللعبة؟ |
| Haydi, şu sürtüğün içinde direk gibi olalım. | Open Subtitles | كيف يكون هذا هراء؟ لنكن أقوياء على هذه الساقطة |
| Bütün bu yolu beni bu budala sürtüğün ağlamasını izletmek için mi sürükledin? | Open Subtitles | جئتي بي الى كل هذه المسافه لأرى بكاء ساقطة حمقــاء؟ |
| O sürtüğün teki. Ne diyeyim? | Open Subtitles | انها ساقطة ماذا تريد مني أن أقول؟ |
| O sürtüğün boynunu kırdıktan hemen sonra. | Open Subtitles | طالما يأخذنى الوقت لى كسر رقبة هذه العاهره |
| Sen ve Sabâ'lı sürtüğün, israil'in adını lekelediniz | Open Subtitles | أنت و امرأة " سبأ " الوقحة من دنستما اسم " إسرائيل" |
| - Biri şu sürtüğün icabına baksın. - Evet, neden onun sevgilisi oluyormuş? | Open Subtitles | ـ ليسكِت أحدكم هذه الحقيرة ـ أجل، لماذا يحصُل على خليلة؟ |