| Bu sürtüğe bakıcılık yapmaktan bıktım. | Open Subtitles | لقد سأمت من كونى مثل مربية اطفال مع هذه العاهرة |
| Siz çekik gözlü öldürürken bir sürtüğe mi bakayım? | Open Subtitles | اقوم برعاية العاهرة بينما انتم يا رجال تتخلصوا من بعض الاسيويين |
| Söyle bu sürtüğe bir dahaki görüşme gününde beni ziyarete gelsin. | Open Subtitles | اخبر هذه العاهرة ان تأتي لرؤيتي في الزيارة القادمه يارجل |
| O sürtüğe katlanamıyorum. Fakat, sen ve ben. | Open Subtitles | اللعنة على زعيمتك لايمكننى إحتمال تلك الساقطة |
| Sanki o sürtüğe ne olduğu çok umrumda. | Open Subtitles | .كما لو أنني أكترث لما يحلّ بتلك العجوز الساقطة |
| O sürtüğe mezun olunca ilk işini ben verdim. | Open Subtitles | أعطى أن الكلبة أول وظيفة لها للخروج من الكلية. |
| ..yarın alışveriş merkezine gidip, saçımı o sürtüğe kestireceğim. | Open Subtitles | سأذهب غداً إلى مركز التسوّق لقصّ شعري بواسطة فاسقة. |
| sürtüğe benziyor mu? | Open Subtitles | هل يبدوا .. كعاهرة ؟ |
| Parayı o sürtüğe vermektense yakmayı yeğlerim. | Open Subtitles | أفضل أن أحرق المال علي إعطاءه لهذه العاهرة الشرطة |
| Hayatımın kalanı boyunca o adi sürtüğe nafaka ödeyeceğim. | Open Subtitles | سأدفع النفقة لتلك العاهرة المجنونة لبقية حياتي |
| Ve yanındaki o sürtüğe söyle o pis donlarını benim trabzanlarıma bırakmasın. | Open Subtitles | وأخبر العاهرة التي معك ألا تترك ملابسها القذرة على الدرابزين |
| Bu konuyu konuşmak istemiyorum. Şu sıska sürtüğe bakın hele. Bakın kim gelmiş. | Open Subtitles | أنا لا أتحدث بهذا الأمر. أنظروا الى تلك العاهرة النحيفة. أنظروا من هنا. ماذا بك يا عاهرة ؟ ضعي الممسحة أرضا. |
| O aldatan sürtüğe selamımı söyle. | Open Subtitles | أخبر تلك العاهرة الخائنة أنني قلت مرحباً |
| Canına oku onun! O sürtüğe bir donut fırlat! | Open Subtitles | عليكِ بها ، ألقِ الدونات على تلك العاهرة |
| O kızıl sürtüğe söyle ona çekip gitme şansı vermiştim ama o bunu yüzüme çarptı. | Open Subtitles | أخبر الصعباء العاهرة أني أعطيتها فرصة للهرب لكنها ظهرت في وجهي |
| O sürtüğe günahım kadar güvenmiyorum. | Open Subtitles | وأنت علم، أنا لا أثق بتلك العاهرة ولو لمسافة قصيرة |
| Hadi şu utanmaz sürtüğe hakettiği dersi verelim. | Open Subtitles | إذن هيا, أعط تلك العاهرة ماتستحق |
| Ve bu sürtüğe özgürlüğünü öylece vereceğimi mi sanıyorsun! | Open Subtitles | وأجبرني على اطلاق حرية هذه الساقطة هذه الساقطة التي لي الحق بامتلاكها نعم |
| - O sürtüğe babamla ilişkisini bitirmesini ve uzaklaşmasını istiyeceğim. | Open Subtitles | سأخبر الساقطة بإن تتوقف عن النوم مع أبي |
| O önyargılı sürtüğe hiç dayanamıyor. | Open Subtitles | ليس لديه صبر على تلك الكلبة المصدرة للاحكام |
| Dürüst olmak gerekirse sürtüğe benziyorsun. | Open Subtitles | في واقع الامر، تَبْدو مثل فاسقة. |
| - sürtüğe benziyor mu? | Open Subtitles | - هل يبدوا كعاهرة - ماذا ؟ |
| Adam kıçını kırbaçlatmak için deri etekli bir sürtüğe para ödüyordu. | Open Subtitles | أعني، هاذا الرجل يدفع لتجلد مؤخرته بواسطة عاهرةٍ بتنورةٍ جلديه |