"sıçramış" - Translation from Turkish to Arabic

    • بقع
        
    • انتشر
        
    • تناثرت
        
    • رذاذ
        
    • إنتشر
        
    • إنتشار
        
    • تناثر
        
    • رشّة
        
    • الإنتشار
        
    • منتشر
        
    • جاء على
        
    - Birikinti yoktu. Sadece sıçramış. - O halde katil bu. Open Subtitles لم يكن هناك بركة , مجرد بقع إذاً هذا هو فتانا
    Duvarlara sıçramış kan, kemik, beyin. Ama mermi yok. Open Subtitles بقع على الحوائط، دماء، عظام، أجزاء مخ و لكن من غير رصاصة
    Yangın değerli eşyaların olduğu bu odaya sıçramış. Open Subtitles انتشر الحريق إلى الغرفة المليئة بالأشياء القيمة
    Bu kişiden sıçramış bir parça yuttuğunu söyledi. Open Subtitles قال أنّه إبتلع شيئا عندما تناثرت عليه أجزاء الجثة.
    Cesedinin karşısındaki duvara sıçramış kan lekeleri bulduk. Open Subtitles ووجدنا آثاراَ من رذاذ الدم على الحائط عبر جسدها
    Tüm kalın bağırsağa sıçramış. Open Subtitles لقد إنتشر بالفعل في جميع أنحاء القولون بأكمله
    Olay yerinde sıçramış kan lekesi bulmamıştık ki. Open Subtitles مشكلة مسرح الجريمة أننا لم نجد أي إنتشار
    Acil servisteki görgü tanıkları... First Lady'nin her yerine kan sıçramış şekilde konuşmadan oturduğunu belirtti. Open Subtitles داخل غرفة الطوارئ، وقال شهود عيان أن السيدة الأولى قد تناثر عليها الدم..
    Burası sıçramış kan lekesi. Open Subtitles هنا... رشّة الدمَّ.
    Midene kadar yayılmış ve ciğerlerine sıçramış. Open Subtitles وقد وصل إلى المعدة وبدأ في الإنتشار في الكبد
    Her tarafına kan sıçramış bir çocuk güneş gözlüğü buldum. Open Subtitles انا وجدت نظارات اطفال مع بقع من الدماء عليها
    Bu Toby Warren'dan sıçramış olamaz değil mi? Open Subtitles وبأي حال من الأحوال وهذا بقع من توبي وارن، أليس كذلك؟
    Tüm yolcu koltuğu üzerine kan sıçramış. Open Subtitles هناك بقع من الدم في جميع أنحاء مقعد الراكب.
    Korkarım, kanser omurilik sıvına da sıçramış. Open Subtitles أخشى أن السرطان قد انتشر إلى السائل الشوكي.
    Kanser taramalarda daha önce gördüğümüzün ötesine sıçramış. Open Subtitles السرطان انتشر أكثر مما رأيناه في الأشعة
    Hım, çok fazla şey sıçramış olmalı. Neden olmasın? Open Subtitles لابد أنها تناثرت بشدة
    Hım, çok fazla şey sıçramış olmalı. Neden olmasın? Open Subtitles لابد أنها تناثرت بشدة
    Yüksek güçlü tüfek, kan sıçramış. Open Subtitles بندقية عالية القدرة مما يبدو عليها من رذاذ الدماء
    Bu arada küçük izler var, sıçramış su gibi duruyor ama aslında ben pisuara çok yakın durduğum için oradan sıçrayanları görüyorsun. Open Subtitles أنا أميل للوقوف قريبا من المبولّة لذا... الذي تراه هناك هو رذاذ متناثر
    Kanser beynime sıçramış. Gözlerimin hemen arkasına. Open Subtitles السرطان قد إنتشر إلى ذهني إنه تماماَ وراء عيني
    Kalbine sıçramış. Open Subtitles لقد إنتشر إلي قلبك
    Nefes verirken kan dudaklarına sıçramış. Open Subtitles الصغير لديه إنتشار دم على شفتيه من شهقة الموت
    Kan her yere sıçramış. Open Subtitles تناثر الدم في كل أرجاء المكان.
    Bulaşmış mı, sıçramış mı? Open Subtitles رشّة نقلِ.
    Kan BMW'nin penceresinin sadece alt yarısına sıçramış. Open Subtitles الإنتشار فقط على الجانب السفلي لنافذة سيارة البي إم دبليو
    Kanser kemiklerine sıçramış. Open Subtitles السرطان كان منتشر في عظامه
    Bu sadece domates suyu. Mutfakta domates kesiyordum ve üzerime sıçramış olmalı. Open Subtitles إنها صلصة ، لقد كنت أقطع الطمام في المطبخ وبعض منها جاء على ذراعي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more