"sıkışık" - Translation from Turkish to Arabic

    • ضيقة
        
    • مزدحم
        
    • ضيقاً
        
    • الضيق
        
    • ضيّق
        
    • ضيّقٌ
        
    • لقد طردوني
        
    • ضيق
        
    • الضيقة
        
    • مزدحمة
        
    • مروري
        
    • مكتظة
        
    • زحام
        
    Phoebe'ye evi yaşanamaz ve sıkışık kılmak için her ne gerekiyorsa. Open Subtitles كل ما يتطلبه الأمر لجعل لفيبي الصفحة الرئيسية تشعر ضيقة وغير صالح للعيش.
    Yiyeceğinizin ortaya çıkması için eğer gelgite bel bağladıysanız, ...çok sıkışık bir programla çalışmanız gerekir. Open Subtitles إن كنت تُعوّل على الجزر لكشف طعامك، يجدر بك العمل في جداول زمنية ضيقة.
    Böylece Palo Alto'da sıkışık, penceresiz bir ofise taşındık ve tasarımımızı çizim tahtasından laboratuvara taşımak üzere çalışmaya başladık. TED وهكذا انتقلنا إلى مكتب، مزدحم بدون نوافذ في بالو ألتو، وبدأنا العمل على نقل تصميمنا من لوحة الرسم إلى المخبر.
    Birilerinin uyuduğu sıkışık bir yerde değil. Open Subtitles لان هذا المكان ضيقاً ويوجد فيه شخصاً أخر ينام فيه
    Yani sorun, beni o sıkışık yere sokmak. Open Subtitles هذه هي المشكلة, كيف سندخل الى هذا المكان الضيق
    Herkes sıkışık koltuklarında oturup minik bilgisayarlarıyla uğraşır. Open Subtitles الجميع يجلس على مقعد ضيّق يعمل على حاسوب صغير
    Programımız çok sıkışık. Open Subtitles .بالحقيقة لدينا وقتٌ ضيّقٌ جدّاً
    "Başka her yer sıkışık ve boğucu geliyordu, ama sal öyle değildi." Open Subtitles أماكن أخرى تبدو ضيقة لكن الطوافة ليست كذلك
    Ha ha! Biraz sıkışık ama eğlenceli. Open Subtitles . أرأيت , مربعات ضيقة , تبدو مرحة
    Kötü yemeği ve sıkışık koltukları olan indirimli bir uçuşta önünde "ce ee, ce ee" yapan sevimsiz bir çocuk demek istiyorsun. Open Subtitles تعني برحلة منخفضة في مقاعد ضيقة مع اكل سئ و وطفل شنيع امامك يقول "بيك-ا-بوو,بيك-ا-بوو"
    Bileşik Devletler Başkanı'nın programı çok sıkışık. Open Subtitles فرئيس الولايات المتحدة الأمريكية جدوله مزدحم للغاية
    Bileşik Devletler Başkanı'nın programı çok sıkışık. Open Subtitles إن رئيس الولايات المتحدة الأمريكية لديه جدول مزدحم.
    6 kişi götüremem. Belki 5, ve o da sıkışık olur. Open Subtitles لا يمكنني اصطحاب ستة خمسة أقصى حد، وسيكون مزدحم
    Çünkü burası biraz sıkışık gibi ve bilgisayarım yok. Open Subtitles لأن هذا يبدو ضيقاً قليلاً. وكما أنه ليس لدي حاسوب.
    Bununla bile ve mahalli partimiz yerelde oy vereceği için çok sıkışık olacak. Open Subtitles القادم الشهر التالي أظننا سوف نرضيهم حتى مع هذا ومع تصويت تكتلنا على طريق مسدود , سيكون المسار ضيقاً
    Ama söyleyemeyeceğiniz bir şey sıkışık olduğudur. Open Subtitles ولكن وصف واحد لا يمكنك أن تصفه به هو الضيق
    Para durumları şu an biraz sıkışık olduğundan aldıklarının fişini getir. Open Subtitles الوضع الماليّ ضيّق قليلاً في الوقت الراهن، لذا يمكننا أن نتفق الآن بأن تجلب لي الإيصالات
    Bilemiyorum, Marcus. Program zaten oldukça sıkışık. Open Subtitles لا أعرف، يا (ماركوس) وقتنا ضيّقٌ فعلاً.
    sıkışık bir dönemdeydim. Open Subtitles لقد طردوني من العمل
    Burası biraz sıkışık ama biz bu tür küçük ani şeyleri seviyoruz. Open Subtitles المكان ضيق قليلاً هنا. ولكن لا يهم، فنحن نحب هذا الاجتماع
    Daha sıkışık yerlerde de bulundum. Open Subtitles لقد كنت في الأماكن الضيقة من قبل كذلك أنا، رائد
    Bizi kim sıkışık trafiğin ortasına indirdi de bu salaklara yakalandık? Open Subtitles مَن الذي أهبطنا في حركة مرور مزدحمة وقبض علينا من قبل هؤلاء الأغبياء؟
    FS: Lagos'da sıkışık trafikte kalabilirsiniz ve bir film veya birkaç muz veya biraz su alabilirsiniz. TED فرانكو ساكي: قد تكون وسط إختناق مروري في لاغوس و تتمكن من شراء فيلم ما , أو بعض الموز أو ربما الماء.
    Şu an burada oldukça sıkışık bir durumdayız arkamdaki 7 milyon insan ile. TED مكتظة هنا بعض الشيء، مع سبعة ملايين شخص بجانبي اليوم.
    Taksi bulamayabiliriz! Trafik sıkışık olabilir! Uçak erken kalkabilir! Open Subtitles قد يكون هناك زحام قد تغادر الطائرة مبكرا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more