Sadece tahtaya bakıyordum ve şu yüzücü çocuğun iki hayat arasında sıkıştığını fark ettim. | Open Subtitles | كنتُ أنظر إلى اللوحة، ولقد لاحظتُ أنّ هذا الفتى السبّاح قد علق بين عالمين |
Başkan Taft'ın beyaz sarayın küvetinde sıkıştığını ve, büyük kurulun onu oradan çıkardığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هل كنت تعلم بأن الرئيس "تافتد" قد علق في حوض استحمام البيت الأبيض و كان عليهم اخراجه منه باستعمال لوح كبير ؟ |
Burda sıkıştığını söylediler. | Open Subtitles | قالوا بأنه علق هنا |
Despereaux bizi sorarsa ona Gus'ın büyük ayak parmağının küvet musluğunda sıkıştığını söyle, çünkü bu gerçekten oldu. | Open Subtitles | أخبره أنّ إصبع قدم (غاس) الأكبر قد علق في صنبور حوض الإستحمام لأن ذلك حصل فعلا. |