Hâlâ, şu bir Rus'u anlamış değilim, üstü çıplak çalışıyor, ama demek ki o kadar sıkı çalışıyor. | TED | ما زلت لا أفهم هذا الرجل الروسي يشتغل بصدر عار، لكن ذلك يخبركم كيف كان يعمل بجد. |
Belki biraz yorgun. - Bu aralar çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | ربما أنه متعب قليلاً,هو فقط كان يعمل بجد |
Çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | هو يعمل بجد و لا أريدك أن تفعل شيئاً يتسبب في ايذاء مسيرته المهنية |
Dr. Bloom 'bilinçsizlik' yönündeki savunman için sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | دكتورة بلووم تعمل بجد على دفاعك بفقدان الإدراك |
Ve polis departmanımız, bunu, devam ettirmek için çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | وشرطتنا تعمل بجد ...لإبقائها على هذه الحال |
Evlat! sıkı çalışıyor musun? | Open Subtitles | اهلاً ياأبنى هل تعمل بجد ؟ |
Ayrıca şu Chopper gerçekten sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | و يبدو بأن تشوبر يعمل بجهد هو الآخر . |
Kesinlikle abartı yok hâlâ iki yakasını bir araya getirmek için çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | لا يوجد قطعاً أي إفراط وهو بلا ريب مازال يعمل بجد ليلبي احتياجاتنا |
Satış ekibim inanılmaz derecede sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | و فريق مبيعاتي يعمل بجد. |
Yani, çok sıkı çalışıyor ve başarılı. | Open Subtitles | إنه يعمل بجد. و هو ناجح. |
Evet, çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | أجل ، أنهٌ يعمل بجد |
sıkı çalışıyor, salona gidiyor. Peki şu güzel sarışın? | Open Subtitles | يعمل بجد يذهب للنادي الرياضي |
Çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | -حسنا ، انه رجل يعمل بجد |
Öyle sıkı çalışıyor ki. | Open Subtitles | لقد كانت تعمل بجد. |
Woo Jin Çiftliğinin Başkanı'nın oğlu rahat bir yaşam sürmek varken böyle bir otelde sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | ... "أنت إبن المدير التنفيذي لمزرعة "وو جين ... لذا يمكنك أن تعيش حياة أسهل بدون أن تعمل بجد في فندق كهذا |
sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | أنها تعمل بجد |
Sean çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | شون) ، يعمل بجهد) |