"sık sık" - Translation from Turkish to Arabic

    • غالباً
        
    • كثيرا
        
    • غالبا
        
    • أغلب الأحيان
        
    • باستمرار
        
    • مراراً
        
    • عادةً
        
    • غالبًا
        
    • بكثرة
        
    • بإستمرار
        
    • كثير من الأحيان
        
    • متكررة
        
    • بانتظام
        
    • كثيراً
        
    • كثيرًا
        
    Geceleri sık sık uyandım ve kayıp pilot listelerini inceledim. Open Subtitles غالباً ماكنت أستيقظ في منتصف الليل وأفرأ قائمة الطيارين المفقودين
    Kocam beni sık sık böyle operasyonlara yollardı başka erkeklere yakınlaşmam gerekirdi. Open Subtitles زوجي كان غالباً يرسلني للقيام بعمليات تتطلب مني التقرب من رجال آخرين
    sık sık arabanın içini alt üst ederler ya da dengesiz biçimde sürerler. Open Subtitles و كثيرا ما اكتشف من خلال خبراتى أنه يحاول قيادتى بأسلوب غير مناسب
    Öfkesini sık sık ondan çıkarıyormuş, kadın da onu kovmuş. Open Subtitles كان يتردد عليها كثيرا , لقد ألقَت به في الخارج
    Bana anlattığına göre tiyatrodan sonra arkadaşlarıyla sık sık birahaneye gidermiş. Open Subtitles غالبا وبعد المسرح , اخبرني الآتي ذهب مع صديق الى برستوب
    Sadece kanalizasyon işçileri ve o kadar da sık sık gelmezler. Open Subtitles لا، فقط عمّال مياه الصرف الصحي، أحيانا وليس في أغلب الأحيان
    Şaşırtıcı, gerçeküstü ve sık sık kendileriyle çelişirler. TED كانت غريبة، خيالية، وناقضت بعضها البعض باستمرار.
    "İşi bırakıp öğleden sonraları sık sık yüzmeye gittiği not edilmiş. Open Subtitles و لوحظ أنه غالباً ما يترك العمل للذهاب للسباحة بعد الظهر
    sık sık bana hiç işe yarar bir şey yapıp yapmayacağımı soruyorlar, belki bir gün yaparım. TED غالباً ما توجه لي أسئلة عما إذا كنت أفكر بصنع شيء مفيد، وربما سأقوم بذلك يوماً ما
    Doğa ile oynadığımızda sık sık büyük, istenmeyen sonuçlar ve zincir reaksiyonlar ortaya çıkıyor. TED غالباً تدخلنا غير الماهر في الطبيعة يؤدي إلى عواقب غير مقصودة وسلسلة من ردات الفعل
    sık sık olur bu. On seferin dokuzunda sorun çıkmaz. Open Subtitles هذا يحدث كثيرا ، تسع مرات من عشر لاتوجد مشكلة
    sık sık Ne kardeşim düşünmek Olmak için büyüdü olurdu. Open Subtitles كثيرا ما أفكر كيف أن أخي كيف سيكون لو كبر
    Ben bu görünmez sınırlara sık sık çarptım ve kadınlar için fırsatlar olsun istedim. TED وقد طرقت كثيرا ذاك الباب وأردت أن تحظى المرأة بالمزيد من الفرص.
    Allen Dulles'ı iyi tanırdım. sık sık evinde ona rapor verirdim. Open Subtitles كنت أعرف ألين دالاس جيدا أنا غالبا ما ألقاه في منزله
    sık sık haritanın dışına çıkıp merakımın beni götürdüğü yöne gidiyorum. Open Subtitles غالبا انا لا اتبع اى خريطة ولكن اذهب حين يقودنى فضولى
    sık sık org çalıyorum. Geçen ay bir müzik dinletim vardı. Open Subtitles أعزف الأرغن في أغلب الأحيان الشهر الماضي كان عندي حفلة موسيقية
    Farkında değil misin? Bu sık sık başına gelen bir şey değildir. Open Subtitles أنتَ لم تدرك ان هذا جيداً هذا لا يحدث في أغلب الأحيان
    İnsanlar sık sık hastalanırdı ve uygun tıbbi bakım alamazdı. TED كان الناس يمرضون باستمرار ولم يكونوا قادرين على تلقي الرعاية الصحية
    Başrahibe, Azizler Gecesi'nde seni sık sık kabristana götürür büyükbaban da sana Edgar Allan Poe'dan hikayeler okurdu. Open Subtitles رئيسة الدير أخذتك مراراً للمقابر كل ليلة هالوين وجدك كان يقرأ لك قصص
    Sevgililer sık sık tereddüt ederler, çekingenlikten değil bekleyen mutluluklarını uzatmak için. Open Subtitles الأحباء عادةً يترددون, ليس من الحياء. لكن من أجل إطالة سعادة الانتظار.
    Bu, sık sık söylenir fakat gerçekten kavramak ve özümsemek zordur. Çünkü tam da bu 'gitmiş olma' düşüncesi hayal etmesi güç bir şeydir. TED الآن هذه العبارة غالبًا يتم الإستدلال بها لكن يصعب فهمها وتطبيقها بصورة شخصية لأن فكرة الفناء هي فكرة يصعب تخيلها.
    Yani eğer sık sık buralarda olursa sorun olmaz mı? Open Subtitles إذن أنتنَّ لا تُمانعنَ بكثرة وجوده في المنزل؟
    Günden güne sık sık düşündüğüm şeyler var. TED وهذه الاشياء التي افكر فيها بإستمرار من يوم لاخر
    sık sık toyluktan tecrübeye uzanan bir maceradaki genç bir adamdır bu. Open Subtitles في كثير من الأحيان لا، شاب في رحلة من البراءة إلى الخبرة.
    Zamanında babası tarafından saldırıya uğramış sık sık da işkence görmüş. Open Subtitles لقد تعرض للإعتداء من قبل والده الذي كان يعذبه بصورة متكررة.
    Bu yüzden beni sık sık çağıracaklar. Open Subtitles لذلك اعتقد انني سيتم استدعائي اليهم بانتظام
    Bir mimar olarak sık sık kendime tasarladığımız formların kaynağını nedir diye sorarım. TED كمهندس معماري، كثيراً ما أسأل نفسي، ما هو أصل النماذج التي نقوم بتصميمها؟
    Yemekte sık sık bacak bacak üstüne at ve ayakkabını ayağının ucunda salla. Open Subtitles ضعي قدمك على الأخرى كثيرًا أثناء العشاء وببطء واجعلي الحذاء يتدلى من قدمك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more