Bir iki ay önce. Canın sıkkın gözüküyorsun. | Open Subtitles | ومن شهر أو شهرين بدأ وكأنك أصبتي بالملل. |
sıkkın ve kızgın, lanet olası boynunu kırmak ister bir haldeyim, eskisi gibi. | Open Subtitles | أشعر بالملل والغضب وأُريد أن أدق عنقكِ كما كان الحال سابقاً |
Canının sıkkın olduğunu söyleyebilmek için teknolojik bir cihaza ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أنا لَستُ بِحاجةٍ إلى أيّ تقنية لإخْباري أنت منزعج بشأن الشيءِ. |
Onu boş verin. Eğlendiğimiz için canı sıkkın. | Open Subtitles | تجاهليه إنّه منزعج فحسب لأنّنا نمرح |
Bak, çıkarken sıkkın olduğunu biliyorum, ve muhtemelen aşırı tepki gösteriyorum. | Open Subtitles | إسمع، أعلم بأنك كنتَ مستاء وأنتَ تغادر، وربما كنتُ أبالغ. |
Canım sıkkın. Birazı efkardan. Büyük bir çoğunluğu krepler yüzünden. | Open Subtitles | مكتئب قليلا وجزء من السبب يعود لموسيقى البلوز والجزء الأعظم من تناول البانكيك |
Tabi eski kız arkadaşın için canı sıkkın dolaşmaya devam etmek istiyorsan o başka. | Open Subtitles | الا اذا اردت ان تبقى مكتئباً هنا بجوار صديقتك السابقة |
Seni canı sıkkın görmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أراك محبطاً بهذا الشكل |
Kızgınsın veya canın sıkkın diye bir şey yaptığın zaman bu başkalarını etkiliyor. | Open Subtitles | عندما تفعلين شيء لئيم لأنكِ غاضبة أو تشعرين بالملل إنه يحدث لشخص آخر, يؤذيهم |
sıkkın bir aklın büyücülükle neler yapabileceğini anlıyor musun? | Open Subtitles | أترى ما يمكن لعقلٍ يشعر بالملل أن يستحضر؟ |
sıkkın bir aklın büyücülükle neler yapabileceğini anlıyor musun? | Open Subtitles | أترى ما يمكن لعقلٍ يشعر بالملل أن يستحضر؟ |
- Hoşnut... sıkkın veya gergin göründüğünde kafana ayıcık atacağım. | Open Subtitles | - في كلّ مرة تظهر فيها بمظهرٍ مزري - أو منزعج أو قلق سألقي عليك الحلوى |
- Evet ama biraz canım sıkkın. | Open Subtitles | نعم. لا, منزعج قليلاً. |
- Canınız sıkkın galiba. - Değil. | Open Subtitles | تبدوا منزعج - كلا - |
Kadınlarla arasında bir şey olmadığı için canı sıkkın. | Open Subtitles | انه مستاء لأنه لا يستطيع الذهاب الى اى مكان مع النساء |
Bir sürü şeye canı sıkkın. | Open Subtitles | انه مستاء بسبب العديد من الأشياء |
Bay Lockhart... belli ki canınız çook sıkkın | Open Subtitles | سيد لوكهارت يكنني أن أرى أنك مستاء جدا |
Dede, sadece canın sıkkın. Ninem yüzünden kafan karışık. | Open Subtitles | جدّي, إنك مكتئب فحسب, أنت مرتبكٌ الآن بسبب ما حلْ بجدّتي |
Hayır, canım sıkkın olduğunda içmekten hoşlanmam. | Open Subtitles | لا، لا افضل ان اسكر عندما اكون مكتئب |
Son birkaç gündür canım sıkkın uyanmıyorum. | Open Subtitles | تعرفون ، في الأيام القليلة الماضية لم أستيقظ مكتئباً |
Hadi, bir içki içelim. Canın sıkkın görünüyorsun. | Open Subtitles | دعنا نحظى بمشروب تبدو لي مكتئباً |
- Sabatino'yla dövüştükten sonra sıkkın görünüyordun. | Open Subtitles | (حسناً, تبدو محبطاً بعد قتال (ساباتينو |
Ekselanslarının canı sıkkın. | Open Subtitles | صاحب السعادة في مزاج سيئ. |
Canın sıkkın, o yüzden sana çay yaptım. - Sağ ol. | Open Subtitles | أنت حزين لذا أعددت لك الشاي - شكرًا لك - |