"sıvılar" - Translation from Turkish to Arabic

    • السوائل
        
    • سوائل
        
    • السائل
        
    • للسوائل
        
    • والسوائل
        
    Laboratuvarlarda gaz tüpleri ve her çeşit yanıcı sıvılar vardır. Open Subtitles كان لدى المُختبر إسطوانات غاز، جميع أنواع السوائل القابلة للإشتعال.
    Susuz kalmasın diye bazı sıvılar önerdim ve arkadaşıma onu değerlendirmesini söyledim. TED أمرت ببعض السوائل لترطيبه وطلبت من احد الزملاء بمراجعته.
    Sör Isaac Newton, elma hikayesiyle ünlü kişi, bu ilişkiyi ilk kez ortaya koydu. Dolayısıyla bu sıvılar 'Newton sıvıları' diye adlandırıldı. TED السير إسحاق نيوتن، وتفاحة المشهورة، هو أول من طرح هذه العلاقة، بالتالي، هذه السوائل تسمى بالسوائل النيوتينية.
    Bu HIV idi. Kan yoluyla, cinsel sıvılar sperm yada vajinal sıvılar ve anne sütü ile bulaşabilir. TED يُمكن أن ينتقل عن طريق نقل الدم، سوائل جنسية كالسائل المنوي أو التدفقات المهبلية أو حليب الرضاعة.
    Bazıları kısmen erir ve fay hattının sürtünmesini azaltan kaygan sıvılar açığa çıkarır. TED فتذوب بعضها جزئياً ويمكن أن تطلق سوائل زلقة مصنوعةً من معادن منصهرةً التي تقلل احتكاك خط الصدع.
    Beyninin salgıladığı sıvılar beyni kontrol edebilen bir kimyasal madde görevi görüyor. Open Subtitles ان السائل الخفي الذي يسري في عقله يعمل كمتحكم في عقل الاخرين
    Su gibi sıvılar, kimyasal bileşimlerin yer çekiminin baskısı altında batmanın yerine askıda kalmasına izin veriyor. TED إنّ السوائل كالماء مثلًا، تسمح للمركّبات الكيميائيّة أن تبقى معلّقة بدلًا من نزولها إلى القاع بفعل الجاذبيّة الأرضيّة.
    Her neyse, sıvılar akciğer ödeminin etkisiyle maskelenecektir. Open Subtitles بأي حال سوف تحاط السوائل بتأثيرات جدار الرئة
    Arkada bazı sıvılar kullanıyor olmaları gerektiğini biliyorum. Open Subtitles أعرف أنه يوجد هناك بعض السوائل أنهم يستخدمون بعض السوائل
    sıvılar arıtılır, elenir ve yalnızca yetkili tıp personeli tarafından transfer edilir. Open Subtitles تنقّى السوائل وتمسح وتنقل على يد طاقم طبّى مصرّح به
    Kısacası, Fry'ın kanepeye bıraktığı çeşitli sıvılar arı sütünden tekrar üretilmesini sağladı! Open Subtitles بإختصار, إن مختلف السوائل التي تركها فراي على الأريكة تسببت في جعل الهلام الملكي يعيد إنشاؤه من جديد
    Ama kandan daha ince olan sıvılar harekete devam eder, çok yavaşça. Open Subtitles ولكن السوائل أخف من الدم فتبقى تتدفق ببطئ
    "...temiz sıvılar tüketebilirsiniz, kafeinsiz kola, çay, et suyu..." Open Subtitles انت ربما تستهلك السوائل صافية مثل الشاي , الكولا
    Bazı sıvılar vermeliyim. Çantam. Open Subtitles حسنا, أحتاج الى إدخال بعض السوائل فيها..
    Bütün yanıcı sıvılar laboratuarın uzak bir köşesinde, çelik dolapta saklanmaz mı? Open Subtitles أليست تلك السوائل الملتهبه تُخزن فى كبائن من الصلب فى الجهة الاخرى من المختبر؟
    Işık, sıvılar ve gazlarla ilgili deneylerin yanında Dünya'nın kesin yaşını tespit etmeye yönelik deneyler de vardı. Open Subtitles أجريت تجارب علي الضوء و السوائل و الغازات بالإضافة إلي تجربة لتحديد العمر الدقيق للأرض
    Karın boşluğuna kaçabilecek ve şoka sebep olacak sıvılar için karın boşluğu baştan sona yıkandı. Open Subtitles تجويف بطنها تم تنظيفه بدقة من أى سوائل هاربة لتجنب الصدمة
    İster tam patladığı anda fotoğrafı çekilen bir sabun köpüğü olsun, ister, bu fotoğrafta gördüğünüz gibi, küçük boncuklardan yapılmış bir evrenin yağlı boya tablosu, farklı şekillerde hareket eden garip sıvılar, ya da merkezkaç kuvvetleriyle oluşturulmuş bu resim olsun, ben daima bu iki alanı birleştirmeye çalışıyorum. TED سواء كانت صورة فقاعة صابون تم التقاطها في لحظة الانفجار، كما ترون في هذه الصورة، سواء كان مصنوع من حبات صغيرة صغيرة من الطلاء الزيتي، أو سوائل غريبة تتصرف بطرق غريبة جداً، أو طلاء الذي هو على غرار بقوى الطرد المركزي، فأنا أسعى دائماً لربط هذين الميدانين معا.
    Onların belirlemiş olduğu vücut sıvıları sistemine göre, insan vücudu ve ruhu "Humorlar" olarak da bilinen dört sıvı tarafından kontrol ediliyordu ve de bu sıvılar arasındaki dengeler kişinin sağlığını ve mizacını etkiliyordu. TED وفقا للجهاز الخلطيّ الخاص بهم، هناك أربعة سوائل تتحكّم في الجسم البشري والروح، تسمّى الأخلاط وتوازنها يؤثّر مباشرة على صحة الشخص ومزاجه.
    Yalnızca oradaki küçük menisküs yırtığını belirledik ama eklem çevresindeki sıvılar gayet iyi görünüyor. TED إذًا لقد حددنا ذلك التمزق البسيط في الغضروف المفصلي، وبخلاف ذلك يبدو السائل حول المفصل جيدًا كذلك.
    Hayır. Fizyolojisini bilmiyoruz. sıvılar onu öldürebilir. Open Subtitles كلاّ، كلاّ، لا ندري تركيبه الفسيولوجي، على حدّ علمنا، يمكن للسوائل أن تقتله
    Son kez söylüyorum Paul bu, teknedeki yatağında, sperm ve vajinal sıvılar ile birlikte bulundu. Open Subtitles وللمرة الأخيرة، بول، وقد وجدت هذه في سريرك، على القارب الخاص بك، جنبا إلى جنب مع المني والسوائل المهبلية،

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more