sağ kalan adam kurtarma aracı yakınındaydı. | Open Subtitles | حسناً، الناجي رأيناه كَان هناك بجوار سيارة الإسترجاع |
Sanırım onun her zaman sağ kalan biri olduğu gerçeği bizi rahatlatabilir. | Open Subtitles | انا اعتقد اننا نستطيع ان نستريح من و اقع انه ناجي |
Hızlı saldırır ve geride sağ kalan bırakmazsın. Böylece geriye gidip patronlarına haber veremezler. | Open Subtitles | تضرببسرعةولاتترك ناجين, حتى لا يذهب أحد و يخبر رئيسه |
Ağırdan alacağız sonra da sağ kalan adamımdan gerçek hikayeyi dinleyeceğiz. | Open Subtitles | سنختفي عن الأنظار لحين معرفة القصة الحقيقية من رجلي الذي نجا |
Her gün niye sağ kalan bendim diye soruyorum kendime. | Open Subtitles | انا أسأل نفسي كل يوم لماذا كنتُ الشخص الوحيد الذي نجى |
Doğru düşünce şudur ki her sağ kalan kişi ülkesi uğrunda bu zahmete gönüllü olmalıdır. | Open Subtitles | يفكرون في حقوقها و الا تكون محرومه منها كما كان يرغب الناجون منها في الكدح من اجلها |
Dua edelim de sağ kalan tanığımız, hastaneden çıktıktan sonra bize söyleyebilsin. | Open Subtitles | حسنًا، لنتمنّى أن ضحيّتنا الناجية يمكنها أن تخبرنا، عندما تخرج من المستشفى |
sağ kalan hastanın serumundan yapıIan aşı antikor üretmiş. | Open Subtitles | حقنتها بدمّ الناجي الوحيد الذي يحمل الأجسام المضادة. |
Ailemi uçak kazasında kaybettim ve tek sağ kalan oldum. | Open Subtitles | فقدت عائلتي في حادث تحطم الطائرة، وكنت الناجي الوحيد. |
Simonides, enkazın ortasında sağ kalan tek davetli gözlerini kapar, ve zihninin gözüyle yemekte hangi misafirin nerede oturduğunu görür. | TED | يقف سيمونيدس بالخارج الناجي الوحيد وسط هذا الحطام يغلق عينيه ويمتلك هذا الإدراك وهو انه في مخيلته يستطيع أن يرى كل ضيف في المأدبة جالساً |
Dört ölü. Üç çocuk. Ve sağ kalan bir yetişkin. | Open Subtitles | أربعة قتلى وثلاثة أطفال وكبير ناجي |
Kripton gezegeninden son sağ kalan ve insanların dostu. | Open Subtitles | اخر ناجي من كوكب كريبتون و صديق لبشر |
İlk başta 400 kadar sağ kalan vardı. | Open Subtitles | كان هناك حوالي أربعمائة ناجي في البداية |
Gördüğüm en vahşi insanların kendileri geçmişte çoğu zaman kendi ebeveynleri veya sosyal ortamlarındaki diğer insanlar tarafında öldürülmeye çalışılmıştı ya da en yakın akrabaları başka insanlar tarafından öldürülmüş olan bir ailenin sağ kalan üyeleriydiler. | Open Subtitles | إنحراف الطريقة التي يُعامل بها الأطفال بصورة متكررة في مجتمعنا. الناس الأشد عنفاً الذين رأيتهم كانوا أنفسهم ناجين |
Uçakta sağ kalan başka yolcu var mıydı? Dikkat edin. | Open Subtitles | هل كان هناك ناجين اخرين فى الحطام؟ |
sağ kalan var mı araştırın. | Open Subtitles | ابحثوا عن ناجين |
Haberleri izledim. Tek sağ kalan senmişsin. | Open Subtitles | لقد رأيتُ تقرير الأخبار يقولون أنك الوحيد الذي نجا |
Bana söylenene göre sağ kalan saldırgan ölümcül derecede yaralıymış. | Open Subtitles | لقد أخبروني أن القاتل الذي نجا مصاب بجروحٍ خطيرة |
sağ kalan suikastçının çok ciddi şekilde yara aldığını duydum. | Open Subtitles | قيل لي بأن القاتل الذي نجى إصابته بليغة. |
sağ kalan suikastçının çok ciddi şekilde yara aldığını duydum. | Open Subtitles | قيل لي بأن القاتل الذي نجى إصابته بليغة. |
sağ kalan gardiyanlarımın katillerin kimliğini belirleyeceklerinden eminim. | Open Subtitles | حقاً الحراس الناجون مؤهلون بتسمية القتلة |
sağ kalan üç kişi onu uçurmaya çalışırken. | Open Subtitles | لدى محاولة الثلاثة الناجون الإقلاع بها |
sağ kalan tek kişi bu, onun yaşamasını istemez misin? | Open Subtitles | .إنها الناجية الوحيدة ألا تريد منها أن تحيا ؟ |
Tahminimce en fazla 1,000 sağ kalan var en az 1,500 de ölü. | Open Subtitles | أُقدّر إنّ الناجين ليسوا أكثر من 1000 و على الأقل 1500 لاقوا حتفهم |
Dünyada başka kimseyi etkilemeyen ve aramızda bir bağ kuran korkunç bir felaketin sağ kalan kurbanları gibiydik. | Open Subtitles | كنا كما الناجين من كارثة مفزعة بحيث شكلت رابطا بيننا لا يشترك به غيرنا في هذا العالم |