Ancak sağlıklı bir yaşam tarzı obezlerde de olumlu sonuçlar getiriyor. | TED | ولكن أسلوب حياة صحي يساعد الناس الذي يعانون من السمنة ايضاً. |
biz, bu ödünleşmeyi yiyecek yetiştirme ve sağlıklı bir çevreye sahip olma çalışmasını daha iyiye çözmeliyiz. | TED | حيث يجب علينا البحث عن حل وسط بين الزراعة الغذائية والبيئة السليمة. |
sağlıklı bir denge aldığımız kadar enerjiyi harcadığımızda oluşur. | TED | يحدث التوازن الصحي عندما نكتسب نفس كمية الطاقة التي نفقدها. |
Kalpleri hala hızla çarpıyordu ama bu çok daha sağlıklı bir damar profili. | TED | كانت ضربات قلوبهم مازالت سريعة، لكن هذا شكل أكثر صحة للقلب والأوعية الدموية. |
İyi yemeğin sürekli çeşitliliği ekonomik olarak daha sağlıklı bir nüfusun artmasını sağladı. | TED | كما أن الوفرة المستمرة من الطعام الجيد مكنت الشعب المتمتع بصحة جيدة من الإزدهار إقتصادياً. |
Sıradan sağlıklı bir insansanız ve maske takıyorsanız bu sadece yüzünüzü terletiyor. | TED | لو أنك ترتدي القناع الطبي كعامل صحي عادي، فأنه يجعل وجهك جميلًا. |
Açıkça görülüyor ki, ikinizin güzel ve sağlıklı bir evliliğiniz var. | Open Subtitles | حسنا، من الواضح، كنت اثنين من الناس لديهم جميلة، والزواج صحي. |
Lauren Hodge: Eğer bir restorana gitseydiniz ve daha sağlıklı bir şeyler yemek isteseydiniz, tavuğunuzu ızgarada mı yoksa yağda kızartılmış olarak mı tercih ederdiniz? | TED | إن كنت في مطعم و أردت أن تختار طعام صحي أكثر فماذا ستختار, الدجاج المقلي او المشوي ؟ |
Müzisyen ve doğal ses atmosferi uzmanı Bernie Krause sağlıklı bir çevredeki hayvanlar ve böceklerin düşük, orta ve yüksek frekansları tıpkı senfonilerde olduğu gibi kapsadıklarını açıklar. | TED | كما يصف الموسيقي وخبير الصوت الطبيعي بيرني كراوس كيف أن البيئة السليمة تعتمد فيها الحيوانات والحشرات وتيرات منخفضة ومتوسطة ومرتفعة، بنفس الدقة التي تعزف بها الفرق السيمفونية. |
Öyleyse, sağlıklı bir karaciğer hücresine, sağlıklı bir saç hücresine ve kanserli bir hücreye bakalım | TED | لننظر إلى خلايا كبد سليمة و خلايا الشعر السليمة و تلك الخلايا السرطانية |
Bulduğumuz şey ise, biyolojik renkler içermemesine rağmen, sağlıklı bir resifin hala beyaz ve pembe renklerini tercih ettiğiydi. | TED | وجدنا أن المرجان، وبدون تدخل بيولوجي، ما زال يفضل اللونين الأبيض والزهري: ألوان الشعاب المرجانية السليمة |
Bence olay sağlıklı bir dengeyle alakalı. | TED | وفي الواقع، فالشيء هو، أنها حول التوازن الصحي كما أعتقد. |
sağlıklı bir bebek 60,000 dolar civarında para getirir. | Open Subtitles | تعلمين أن الطفل الصحي السليم يساوي أكثر من 60 ألف دولار |
Nadasa bırakarak daha sağlıklı bir geleceğin tohumlarını ekmiş ve sevdiklerimle tekrar biraraya gelmiştim. | TED | وبالمضي قدماً زرعت بذوراً لمستقبل اكثر صحة واشراقاً وكنت قد توحدت مع من احب |
Böylece araştırmam arıları daha sağlıklı bir hale getirmek üzerine yoğunlaştı. | TED | لذا فأبحاثي تركز على الوسائل التي تجعل النحل أكثر صحة |
Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımladığına göre, tarama, görünüşte sağlıklı bir insanda bilinmeyen bir hastalığın, hızlı ve kolay uygulanabilen testler yoluyla varsayımsal olarak tanımlanmasıdır. | TED | وكما عرفته منظمة الصحة العالمية، الكشف: وهو افتراض الكشف عن مرض غير مشخص داخل شخص يبدو بصحة جيدة بواسطة اختبارات يمكن تطبيقها بسرعة وسهولة |
Burada sizinle birkaç dakikanın içinde yapmak istediğim sağlıklı bir yaşam için formülün ne olduğunu konuşmak. | TED | إذاً، ما أريد فعله هنا في الدقائق القليلة التي لدي معكم هو الحديث حول ماهية صيغة الحياة، والصحة الجيدة، |
Ve uzunca bir süre buralarda olacağım çünkü çok sağlıklı bir ihtiyarım tamam mı? | Open Subtitles | وسأكون بقربك لفترة طويلة لأني عجوز ينعم بصحة كبيرة، إتفقنا؟ |
Eğer Mariana Castillo'yu canlı ve sağlıklı bir şekilde geri getireceksen, kulaklarımı sana seve seve kiralarım. | Open Subtitles | سأكون سعيدة بأصغائي لك إن كنت ستقوم بإرجاع ماريانا كاستيلو حية ومعافاة |
Sürekli yatakta olması gerekmeyen, her zaman huysuzluk edip dik dik bakmayan, güçlü ve sağlıklı bir kadınım. | Open Subtitles | أنا إمرأة معافاة لا تحتاج الذهاب إلى السرير في كل مرة تعطيها عجوز لئيمة نظرة |
herşey metabolizmayı daha da hızlandırmak için. şimdi ben bir duş alacağım ve kendimize şöyle... havuç, pancar ve lahanadan oluşan sağlıklı bir içecek hazırlıyacağım. karanlıkta koşmanın ve 4 Km. boyunca ıslak kiloda katlanmanın ödülü bu mu? | Open Subtitles | لا ,لايمكنك اخذ يوم للراحة هذا يتعلق بتسريع عملية الايض والان ساذهب لاخذ دشا وأعد مخفوقا صحيا من الشمندر ,الجزر والكرنب هذه جائزتي للركض في الظلام وانحشار بنطالي لميلين ونصف؟ كله لك |
Evet, dostlarla ve ailenle hayatta olmak ve büyük, sağlıklı bir kadının seni sevmesiyle. | Open Subtitles | نعم، حيّا مع الاصدقاء والعائلة وامرأة كبية صحيّة لتحبّك |
Bu kasabayı daha sağlıklı bir yer haline getirmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | كنتُ أحاول جعل المكان أكثر صحّة للعيش فيه |
18 saat önce masaya sağlıklı bir adam olarak oturdu. | Open Subtitles | 18 ساعة مضت، يَجْلسُ أسفل في المنضدةِ a رجل صحّي. |
sağlıklı bir metabolizma için gerekli tüm bileşenler kakao çekirdeğinde mevcut. | Open Subtitles | كل العوامل المُساهِمة المطلوبة في اﻹستقلاب الصحّي موجودة في حبوب الكاكاو. |
Ne yapman gerekiyor biliyor musun? Konuşun. Bu iletişim kurmanın sağlıklı bir yolu. | Open Subtitles | أتعلمي ما الذي عليكِ فعله تحدثوا عن الأشياء ، أنها طريقة صحية للتواصل |