Bu da onları grupta oldukça popüler yapıyor, çünkü grubun en düşük kıdemli üyeleri için güvence sağlıyorlar. | TED | وهذا ما يجعلهم محبوبين جداً في الجماعة. لأنهم يوفرون الأمن للأعضاء ذوي الترتيب المتدني في الجماعة. |
Onlara bilgi, araç, güvenlik hatta karı-kız sağlıyorlar. | Open Subtitles | تعرف يوفرون لهم المعلومات والترددات والامن وحتى الفتيات |
Çocuklarını üniversiteye yollama fırsatı sağlıyorlar. | Open Subtitles | يوفرون لهم الوسائل لإرسال أطفالهم للجامعة. |
Uyumamı sağlıyorlar, sakin olmamı ama kabus görmemi engelleyemiyorlar. | Open Subtitles | تساعدني على النوم والبقاء هادئة لكنها لا توقف الكوابيس |
Niçin bu kadar üzgün olduğunu görmemi sağlıyorlar. | Open Subtitles | تساعدني على رؤية سبب إزعاجك الشديد هل قمت بتدمير أي شيء بجودة ما هنا ؟ |
Kim olduğumu unutmamamı sağlıyorlar. | Open Subtitles | ليمنعاني من نسيان ما أنا عليه |
Kim olduğumu unutmamamı sağlıyorlar. | Open Subtitles | ليمنعاني من نسيان ما أنا عليه |
İyi çalışmaları desteklemek için öğretmenlere birlikte çalışmaları için uygun ortam sağlıyorlar. | TED | كما توفر المناخ المناسبالذي يمكن المدرسين من العمل معا لخلق ممارسات جيدة. |
Endişenizi anlıyor ve teşekkür ediyorum fakat İmparatorluk Muhafızları'm ve Kempeitai en iyi güvenliği sağlıyorlar. | Open Subtitles | أتفهم الأمر وأشكرك على اهتمامك لكن الحرس الإمبراطوري وفيلق الشرطة العسكرية يوفرون حماية ممتازة |
Ve adamlar, korumayı sağlıyorlar, anlıyor musunuz? | Open Subtitles | والرجال يوفرون الحماية، أتفهمين قصدي؟ |
İşimi yapmamı sağlıyorlar ve acılarımı dindiriyorlar. | Open Subtitles | تساعدني على القيام بعملي و تسكن ألمي |
- Hayır, bence görmemi sağlıyorlar. | Open Subtitles | لا , اعتقد بأنّها تساعدني على ان أرى |
Uydulardan bazıları, bunun gibi, bir kamerada görebileceğin fotoğraflar sağlıyorlar. | TED | بعض هذه الأقمار توفر صورًا مثل هذه، والتي تظهر ما ستراه من خلال الكاميرا. |