Ben sadece böyle görünmesini sağlıyorum. Bu durumun tek sorumlusu o... | Open Subtitles | كلا, أنا أجعل الأمر يشبه هذا لكنه مسيطر تماماً على الوضع |
- Bunun yürümesini sağlıyorum. Bak, yemek ve monopoly getirdi. | Open Subtitles | أجعل علاقتنا تعمل أنا أحضرت معي بعض العشاء .. |
Hayır, bize bir daha asla zarar vermemeni sağlıyorum. Trailer, Artie nerede? | Open Subtitles | لا ، أنا أتأكد الا تؤذينا مرة أخرى ترايلر ، أين آرتي؟ |
Ben daha iyi şartlarda bir ev sağlıyorum, çünkü sen sürekli dünyayı dolaşıyorsun. | Open Subtitles | على أساس أنني أوفر منزلاً أفضل و انك تسافر بشكل مستمر حول العالم |
Sadece benim olanı koruyorum ve bana yardım etmeni sağlıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أحمي ما هو لي وأتأكد من مساعدتكِ ليّ |
Düşünün ki bir insanı rahat bırakıyorum, tutuklamıyorum, rahatsız etmiyorum ancak her şeyi bildiğimden haberi olmasını sağlıyorum... | Open Subtitles | وفي حالات أن يكون المتهم مختلفا أدعه وحيدا, لا أعتقله ولا أزعجه لكني أدعه يشك بأني أعرف كل شيء |
En azından haftada bir defa seks yapmanı sağlıyorum. | Open Subtitles | ؟ مازلتُ أحرص أنّك تمارس الجنس على الأقل مرّةً في الأسبوع |
Jüridekilerin çeliklere bakmamalarını sağlıyorum. | Open Subtitles | انا اتأكد من عدم معرفةِ هيئة المحلفين حول الفولاذ |
Onların gerçek hayattakinden daha iyi gözükmesini sağlıyorum. | Open Subtitles | أجعلهم يبدون أفضل مما كانوا عندما كانوا أحياءاً |
İnsanların bende olan bir şeyi istemelerini sağlıyorum çünkü ben oradayken, ruhumu yırtıp herkes görsün diye ortaya çıkarıyorum. | Open Subtitles | أجعل الناس ترغب في شيء لديّ لأنني حينما اكون بالخارج أمزق روحي وأعرضها ليراها الجميع |
Piyasa tahminlerinde bulunarak insanların bir şey satın almasını sağlıyorum. | Open Subtitles | أحاول أن أجعل الناس يشترون أشياءاً عن طريق تحليل توقعات السوق.. |
Stan, güzel müzikler üretip size rahat bir yaşam sağlıyorum diye hepsini Kanada mangırıyla berbat edemezsin. | Open Subtitles | سّتاَن، فقط لأننيِ أجعل لُقمة العيش جيدة بي الموسيقى لا يعني هذاَ أنْ تَذْهب و تُفجر كل شيء بالكاندو. |
Kraliyet, onları ekarte etmenin en iyi olunu ararken en tehlikeli hastaların yatışmasını sağlıyorum yani. | Open Subtitles | يعني أنني أجعل معظم المرضى العنفاء هادئين حتى تقرر محكم التاج كيف يتخلص منهم، |
O küçük veletlerin kopya çekmemesini sağlıyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أتأكد بأن هؤلاء اللقطاء الصغار لايغشون |
Ben sadece her şeyin düzenli olmasını sağlıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط نوعاً ما أتأكد من أن كل شئ يجري بخير هنا |
Çocuklarımın da her güne sıcak bir kahvaltıyla başlamalarını sağlıyorum. | Open Subtitles | أطفالي... أتأكد من أنّهم دائماً ما يبدأون اليوم بوجبة ساخنة |
Kamuya bilgi sağlayan muhbirlere güvenli yer sağlıyorum. | Open Subtitles | أنا أوفر مكاناً آمناً للذين يعملون معهم ويريدوا أن ينشروا المعلومات |
Kamuya bilgi sağlamak isteyen muhbirlere güvenli yer sağlıyorum. | Open Subtitles | أنا أوفر مكاناً آمنناً للعملاء داخل شركاتهم لكي ينشروا المعلومات للعوام |
Ben sana bir çeşit güvenlik duvarı sağlıyorum. | Open Subtitles | أنا أوفر لك درعاً واقياً من نوع ما |
Her gün saçını taramasını, dişlerini fırçalamasını sağlıyorum. | Open Subtitles | وأتأكد أنه يمشط شعره ويغسل أسنانه كل يوم |
Her gün saçını taramasını, dişlerini fırçalamasını sağlıyorum. | Open Subtitles | وأتأكد أنه يمشط شعره ويغسل أسنانه كل يوم |
Konuşmuyor, ben de telaşlanmasını sağlıyorum. | Open Subtitles | هو لن يتكلم,لذا انا أدعه حتى يستوي |
Pazarlığa uymanızdan emin olmanızı sağlıyorum. | Open Subtitles | أحرص فقط على التزامكم بالاتفاق بيننا |
Jeffords'un dava dosyalarının yarın saat 9'a kadar dijital ortama geçirmiş olmasını sağlıyorum. | Open Subtitles | اتأكد بأن تيري يدخل جميع القضايا في الغد عند الساعة 9 صباحاً |
Helikopterler bize zarar verecek, ben onların bize uzak kalmasını sağlıyorum. | Open Subtitles | الحوامات سوف تؤذينا وأنا أجعلهم يبقون بعيدين |