"sağladık" - Translation from Turkish to Arabic

• جعلنا
• جعلناكم
• جعلناه
• حققنا
• تأكدنا
• الإنتصارات و
• حرصنا على

Bir ayda sadece Regina'nın yüzünün ayak gibi kokmasını sağladık.
هذه ضربة فى المؤخرة.يارفاق لقد مر شهر, وكل ما فعلناه أننا جعلنا رائحة وجه ريجينا مثل الأقدام

Evet, böyle bir şey olmamış gibi görünmesini sağladık.
لذا نعم، جعلنا الأمر وكأنه لم يحدث مطلقاً

Bizden geriye sadece sizin kaldığınıza inanmanızı sağladık ama aslında öyle değil.
نحن من جعلناكم تأمنوا بأنكم آخر ما تبقى منا، ولكنكم لستُم كذلك.

Evet, ama hemen tekrar çalışmasını sağladık.
نعم،لكننا جعلناه يعيد الكرة بسرعة

Bir şeyleri geleceğe göndermekte büyük başarı sağladık.
ولكننا حققنا نجاحًا باهرًا بإرسال أشياء إلى المستقبل

Ve onların bir konuyu anlamalarını sağladık: günlük faaliyetlerinin ülke olarak yeni iş alanları oluşturma ve yatırımları çekme konusunda ne kadar etkili olduğu.
وبصحبتهم تأكدنا أنهم فهموا كيف أن أعمالهم اليومية تؤثر على قدرتنا كبلد لاحداث وظائف جديدة وجذب الإستثمارات.

Biz erkekler adaletin tecelli etmesini, acı, umut ve sevginin muzaffer olmasını sağladık.
نحن رجال صُنعنا من الصناديق صنعتنا غرف الإحتراق و الإنتصارات و الألم و الأمل و الحب

Büyücü, artık bir tehdit olmamanı sağladık.
حرصنا على ألا تعود مصدر تهديد أيها المشعوذ

Herkesin unutmasını sağladık.
جعلنا الجميع ينسى

Güneşin doğmasını sağladık.
جعلنا الشمس تشرق

Dorotanın daha önce bizi çekmesini sağladık.
جعلنا (دوروثا ) تصورنا في وقت سابق

Lovecraft'in panik yapmasını sağladık.
لقد جعلنا (لافكرافت) يفزع

Bizden geriye sadece sizin kaldığınıza inanmanızı sağladık ama aslında öyle değil.
جعلناكم تعتقدون أنكم آخر ما تبقى منا لكنكم لستم كذلك

Yoluna devam etmesini sağladık.
جعلناه يستمر في المضي قدماً

Biz de peşimizden buraya gelmesini sağladık.
-لذا جعلناه يطاردنا إلى هنا

Zorlu çiftlerde de başarı sağladık ancak sadece çiftler birbirlerine ve programa bağlı kalınca.
لقد حققنا نجاحاً عظيماً مع الأزواج المتعثرين، ولكن هذا فقط عندما يكونا شريكان ملتزمان ببعضهما البعض وبالبرنامج.

Bu akşam bizi evlerine yemeğe davet etmeleri sağladık.
حققنا دعوة للعشاء في منزلهما الليلة.

Beleş biramızın yanına birde yemek ekleneceğini öğrenince bu adamın hayatının maçlarını yapmasını sağladık.
لنعلم بأننا سنبدأ بالحصول على غداء مجاني مع البيرة المجانية أنا وراندي تأكدنا من جعل هذا الشخص يحصل على لعبة حياته

Adaletin işlediğinden emin olup, tehlikeli adamın da hapiste kalmasını sağladık.
تأكدنا من تحقيق العدالة المنصفة وأبقينا رجلاً خطيراً في السجن

Ama bir daha asla tehdit oluşturmamasını sağladık.
ولكن حرصنا على ألا يمثل تهديداً مجدداً