Üç öğün yemesini, okula gitmesini, ödevini yapmasını sağlamam gerekti. | Open Subtitles | وجب أن أحرص على تناولها لثلاث وجبات، وذهابها إلى المدرسة، وإنجازها فروضها |
Ancak emin bir şekilde eve girmenizi sağlamam için bana talimat verdi. | Open Subtitles | لكنه طلب مني أن أحرص على وصولك إلى المنزل بأمان |
Biraz uyuduğum için daha iyiyim ama sırtım çok ağrıyor, biraz içim sızlıyor ve artık bizi öldüreceklerse benimkilerden birini öldürmemelerini sağlamam gerekiyor. | Open Subtitles | صرت أفضل بعد ما أن نمت قليلاً. و لكن ظهري يؤلمني جداً و روحي تؤلمني قليلاً. و إن كانوا قد بدؤوا يقتلوننا الآن فعلي أن أحرص على ألا يقتلوا إحدى بناتي. |
Şimdi gidip kaçışınızın farkedilmemesini sağlamam gerek. | Open Subtitles | سَأَذْهبُ الآن لضمان بأنّ هروبِكَ النهائيِ سَيَكُونُ غير مُكتَشَف |
Fakat bunu sağlamam için hiçbir şekilde terörizmi desteklemem. | Open Subtitles | ولكن هذا محال بأني أودّ أن أدعم الإرهاب لضمان ذلك |
Lundy'nin bu herifi yakalamasını sağlamam lazım... | Open Subtitles | "عليّ أن أحرص على أن يحصل (لاندي) على رجله المطلوب" |
Megan'ın ölümünün işime dikkat çekmemesini sağlamam gerekiyordu. İşine öyle mi? | Open Subtitles | تحتّم أن أحرص على ألّا يجذب موت (ميجان) الأنظار لعملي. |
Nezaketsiz tanışma için özür dilerim. Gizliliği sağlamam gerekiyordu. | Open Subtitles | "أعتذر عن التقديم الفظ، فقد كان ضروريا لضمان الأمن. |