Bir böbreğin basılması yaklaşık yedi saat sürüyor, şu anda bu üç saattir çalışıyor. | TED | تستغرق طباعة الكلية حوالي سبع ساعات، إذا فهذه الكلية بعد مرور ثلاث ساعات فقط. |
Geçişler normal olarak bir kaç saat sürüyor, bu geçiş ise neredeyse 1 hafta sürmüş. | TED | أترون،عادةً يستمر العبور الفلكي لبضع ساعات فقط، واستمر هذا العبور لأسبوع تقريباً. |
Bölgenin çoğunda hız limiti olan saatte 128 kilometre hızla gidildiğinde bölgemi bir uçtan bir uca gitmek 10 buçuk saat sürüyor. | TED | تستغرق القيادة عبر دائرتي عشر ساعات ونصف بسرعة 80 ميلًا في الساعة، وهو حد السرعة المسموح به في أغلب الدائرة، |
Kullandığın yapıştırıcının kuruması 12 saat sürüyor. | Open Subtitles | كلا ، لم أفعل الغراء يأخذ قرابة الـ 12 ساعة ليلحم |
Arabayla buraya gelmek 1.5 saat sürüyor ve size iyi para ödüyorum. | Open Subtitles | إنه مشوار ساعة و نصف بالسيارة حتى أصل لهنا وأنا أدفع لك مبلغاً محترماً |
Bu fırının bir rostoyu pişirmesi sadece beş saat sürüyor. | Open Subtitles | هذا الفرن يحتاج خمس ساعات فقط لإكتمال الشواء |
Havaalanından bu lanet kasabaya gelmek 3 saat sürüyor bunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعرف بانها ثلاث ساعات من المطار بسيارة اجرة لكي تصل الي هذه البلدة ؟ |
Bu işlem 3 saat sürüyor ve hamur kabarmış oluyor. | Open Subtitles | هذا يستغرق نحو ثلاث ساعات ويسمح للعجينة بالانتفاخ |
Pekâlâ, bu formun işleme konulması sekiz saat sürüyor. | Open Subtitles | حسناً ، يتطلب الامر 8 ساعات ليتم تنفيذ هذه الورقة |
Pekâlâ, bu formun işleme konulması sekiz saat sürüyor. | Open Subtitles | حسناً ، يتطلب الامر 8 ساعات ليتم تنفيذ هذه الورقة |
Küba'ya gidiş sadece üç saat sürüyor, Tony. | Open Subtitles | انها فقط رحلة لمدة ثلاث ساعات إلى كوبا، طوني. |
Bildiğim kadarıyla benim için, direncimi de katarsak, en fazla dört saat sürüyor. | Open Subtitles | حسناً , أعلم بالنسبة لي ومع مناعتي تدوم أربع ساعات علي الأكثر |
Odadaki 23.000 metre küp havanın boşaltılması üç saat sürüyor. | Open Subtitles | يستغرق ثلاث ساعات لضخ ال 800,000 قدم مكعب من الهواء من الغرفة. |
Oyun paso 8 saat sürüyor. | Open Subtitles | هذه اللعبة يمكن بسهولة اتخاذ ثماني ساعات. |
Yapıldığı yere göre, genel aneztezi altında, yaklaşık bir buçuk, iki saat sürüyor. | TED | تستغرق حوالي الساعة والنصف إلى ساعتين، حسب مكان إجراءها، تحت تخدير عام. |
Oldukça uzun bir mesafe gidiyoruz ve görevler genel olarak kapalı bir alanda 8 ile 9 saat sürüyor. | TED | فنحنُ نخوضُ مسافةً بعيدة والمهمّةُ تستغرق 8 إلى 9 ساعاتٍ في العادة، في حجرةٍ مغلقة. |
Kullandığın yapıştırıcının kuruması 12 saat sürüyor. | Open Subtitles | الغراء يأخذ قرابة الـ 12 ساعة ليلحم |
İmkansızı gördüğünde idrak etmek bir buçuk saat sürüyor. | Open Subtitles | لقد واجهت المستحيل لمدة ساعة و نصف |
Yemek saatin genelde bir buçuk saat sürüyor. | Open Subtitles | ساعة غدائك عادة تستغرق ساعة و نصف |