Fiziğin çerçevesi oldukça sabittir; ölçtüğümüz bir çok şeyde aynıdır. | TED | لأن إطار عمل الفيزياء ثابت بدرجة ملحوظة فهو نفس الشيء في العديد والعديد من الأشياء التي نقيسها. |
Bu sabit, sabit uzayda, en az evrende sabit olan her şey kadar sabittir. | Open Subtitles | أنه ثابت ، ثابت الكون بقدر أيّ شئ هو ثابت في هذا الكون |
Sizin gibi kaypak değilim, tamam mı? Düşkünlüklerim sabittir. | Open Subtitles | أنا لست متقلب فقط مثلكما أنا ثابت فى مشاعرى |
Hükümetin akademilere burnunu sokması hakkındaki görüşlerim oldukça sabittir. | Open Subtitles | حسب ما أعتقد فإن التدخل الحكومي في الشؤون الأكاديمية ثابت بالأحرى حقاً؟ |
Bir sabittir, ışık hızı gibi. | Open Subtitles | إنما هو أمر ثابت مثل سرعة الضوء |
Polaroid fotoğraf makinelerinin odaklanma uzaklığı sabittir. | Open Subtitles | الكاميرات المستقطبة لديها طول بؤري ثابت |
Ya kara parçası sabittir ve akarsu vadi boyunca bu toprağı kesmektedir veya bence en doğru ele alma biçimiyle akarsu Bengal Körfezi'ne kadar tıpkı deniz gibi sabit bir konumda duruyor ve etrafındaki kara parçası yükselmeye devam ediyor. | Open Subtitles | المنظار الأول هو أن اليابسة ساكنة والنهر ينحدر للأسفل. والمنظار الآخر، وهو أفضل برأيي، هو أن هذا النهر يقع في موضع ثابت نوعاً ما بالنسبة للبحر بعيداً عن خليج البنغال، واليابسة من حوله ترتفع للأعلى. |
- Bak. Normalde adrenalin seviyesi sabittir. | Open Subtitles | عادة، مستوى الأدرينالين لدينا ثابت. |
- Bak. Normalde adrenalin seviyesi sabittir. | Open Subtitles | عادة، مستوى الأدرينالين لدينا ثابت. |
- Ama Kuzey Yıldızı'nın yeri hep sabittir. | Open Subtitles | لا، لكن نجم الشمال في موقع ثابت دائمًا. |
Dünyadaki gözyaşı miktarı sabittir. | Open Subtitles | دموع العالم لديها مقدار ثابت |
- Ama aslında küp de sıra da sabittir. | Open Subtitles | -لكن في الحقيقة هذا المكعب ثابت |
- Anlamı gelecek sabittir. | Open Subtitles | -قصدي المستقبل ثابت |
Sevgi bir sabittir. | Open Subtitles | الحب ثابت |