Pekala, sadece dört tane var, yani bu sorun değil, değil mi? | Open Subtitles | حسنا. حسنا، هناك فقط أربعة منهم، لذلك لا صفقة كبيرة، أليس كذلك؟ |
Tüm alanda kolları uzun olan sadece dört adam vardı, ve en uzunu o idi. | Open Subtitles | كان هناك فقط أربعة رجالِ في الساحة الكاملة بأكمامِهم نَزلتْ عليها، وهو كَانَ الأطولَ. |
Oyunda sadece dört saat kaldı, Peder. | Open Subtitles | هنالك فقط أربع ساعات بقت للُعبة أبتاه، وإذا كان هنالك أكثر من لاعب لازال على قيد الحياة عندما تدق ساعة الصفر |
Oyunun bitmesine sadece dört saat kaldı, Peder. | Open Subtitles | هنالك فقط أربع ساعات بقت للُعبة أبتاه، وإذا كان هنالك أكثر من لاعب لازال على قيد الحياة عندما تدق ساعة الصفر |
sadece dört yaşında ve şimdiden tüm kelimeleri okumaya başladı. | Open Subtitles | أعني انه أربعة فقط , هو يقرأ كل هذه الكلمات |
Altı kişi gittiniz, şu an sadece dört kişi görüyorum. | Open Subtitles | خرجتم ستة من هنا، فمالي لا أرى سوى أربعة منكم؟ |
Bodrumda sekiz kamera olmasına rağmen, gözetim odasında sadece dört ekran var. | Open Subtitles | بالرغم من انه هناك ثمانية الات تصوير بالممرات هناك فقط اربع صور على الشاشات |
Şu an vilayetin sadece dört aracında izleme cihazı faal halde. Sizinki ile beş edecek. | Open Subtitles | حالياً هناك فقط أربعة أجهزة تتبع فاعلة على مركبات المقاطعة |
sadece dört mısra istiyorum. Lütfen. sadece dört mısra istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أربعة أسطر، أرجوكِ، أريد فقط أربعة أسطر |
Bu odada olanları sadece dört kişi biliyor. Biz ve o. O da konuşmayacak. | Open Subtitles | فقط أربعة أشخاص يعلمون ما حدثَ بهذه الغرفة، نحنُ و هو، ولا أحد سيفصح عن ذلك. |
sadece dört ahbap, bir kadın ve karavan. | Open Subtitles | لا خطط، لا هواتف فقط أربعة رجال و زوجة وسيارة منزلية |
- Tamam, burada sadece dört tane yararlı kısım var. | Open Subtitles | حسنـــاً, هناك فقط أربعة فوائد . في هذه القائمة |
Yılda sadece dört sınav oluyor, bu demektir ki bunu kaçırırsan, bir dahaki sınav için... | Open Subtitles | هناك فقط أربع إختبارات بالعام، الذي يعني أنه إذا فوتي هذا، سيتعين عليك الإنتظار |
Bu bilgilerin ışığında sadece dört farklı kaka türüne rastladım. | Open Subtitles | و منها وجدت فقط أربع مطابقات نادرة للعينات. |
sadece dört yerde bariyersiz dönemeç var. | Open Subtitles | هنالك فقط أربع طرق ذات منعطفات من دون حواجز |
Ben sadece dört kaybetti iskele tarafında iticiler. Ben sadece, Kaptan dört tane var. | Open Subtitles | لقد فقدنا أربعة مراوح في الميسرة ولدينا أربعة فقط ، أيها الكابتن |
sadece dört kere mi? | Open Subtitles | حصلنا على أربعة فقط مصوتين على الرديىء ؟ |
Dünyada sadece dört tane kalmış. | Open Subtitles | لم يتبق منها سوى أربعة وحيدون في العالمِ |
Lütfen, Lieutenant, cezamın bitmesine sadece dört ay kaldı. | Open Subtitles | أرجوك ، أيها الملازم أنا لم يبقَ لي سوى أربعة شهور أخرى فقط |
Çevrede bunu yemlerinde kullanan sadece dört çiftlik var. | Open Subtitles | هناك فقط اربع مزارع في المنطقة التي لا تزال تستخدمها في غذائها |
Evet, ve senede sadece dört kere kullanıyorlar. | Open Subtitles | -جيد نعم , هم يستخدمونه فقط اربع مرات في السنة |
Kahrolası senaryoyu okusaydın filmde sadece dört karakter olduğunu ve üçünün kadın olduğunu bilirdin! | Open Subtitles | إن قرأت النص اللعين إن قرأت النص فإنك ستعرف أن هناك أربع شخصيات في الفيلم ثلاث منهم نساء |
Arşivden bulabildiğim kadarıyla, son on yıI içinde sadece... dört Fransız kiralık katil biliniyor. | Open Subtitles | كل ما وجدتة في السجلات المركزية هل كان ذلك في العشر السنوات الماضية لقد كان هناك فقط اربعة قتلة محترفين في فرنسا. |
Sezar olduğumdan beri sadece dört yılım savaşsız geçti. | Open Subtitles | منذ أن أصبحت قيصر لم يمر علي سوى أربع سنوات بدون حروب |
İnceledim sadece dört yaşında olduğunu göz önünde bulundursak dahi birinin kalbini durduracak güçte elektrik vermiyordu. | Open Subtitles | أخذت نظرة عليها ولو اعتبرنا انها لم تكن منها سوى اربعة فقط فانها ليست كافية لوقف قلب شخص ما |