Ben böyle bir şeyi Sadece senin için yapardım herhalde. | Open Subtitles | لن أعمل مثل هذا إلا إن كان من أجلك فقط |
O andan itibaren Sadece senin için varım. | Open Subtitles | من تلك اللحظة فصاعدا أنا موجود لأجلك فقط |
Yarınki görev Sadece senin için değil uchiha klanı içinde önemli | Open Subtitles | مهمة الغد ليست مهمة لك فقط بل للعشيرة أيضاً |
İyi karşılama. Bu etleri Sadece senin için getirdim. | Open Subtitles | استقبال لطيف، بينما أنا أحضر اللحم فقط من أجلك |
Bütün bu ev halkı ve her şey, Sadece senin için pervane olmuş durumda. Seni rahat ettirmek ve iyileşmene yardımcı olmak için. | Open Subtitles | هذا المنزل يعمل بكامل طاقته فقط لأجلك ، لمساعدتك على التحسن |
Bu çok tehlikeli olacağı anlamına geliyor, Sadece senin için değil, ama arkadaşların için de. | Open Subtitles | انه يعني أن يكون خطيرا جدا ليس فقط لك لكن لأصدقائك أيضا |
Sadece senin için en büyük pazarlık payını ayırdım, kalanı da diğerlerine. | Open Subtitles | ،فقط من اجلك أنتي، الجادون في الشراء الأخرون يحصلون علي البقايا فقط |
Kalıbımı basarım bu kuş kötü bir alamet; Sadece senin için. | Open Subtitles | أراهن أن هذا الطائر نذير نحس وهي من أجلك فقط. |
Kalıbımı basarım bu kuş kötü bir alamet; Sadece senin için. | Open Subtitles | أراهن أن هذا الطائر نذير نحس وهي من أجلك فقط. |
O şarkıya Sadece senin için çalışmıştım. | Open Subtitles | أنا كنت أتدرب على تلك الأغنية من أجلك فقط |
Evet, ama itiraf etmeliyim ki, bunu Sadece senin için yapmadım. | Open Subtitles | حسنًا ، عليّ أن أعترف بأني لم أفعلها لأجلك فقط |
Aslında Cleveland Hastanesi'ne sözüm var, ama o zamana kadar Sadece senin için çarpacak. | Open Subtitles | إنه تعاهد لعيادة كليفلاند لكن حتى ذلك الحين, إنه ينبض لأجلك فقط |
Bir de bunu dünyanın herhangi bir yerinde Sadece senin için giydiğimi düşün. | Open Subtitles | تخيلنى ألبس هذا لأجلك فقط فى أى مكان فى العالم |
Burası Sadece senin için değil aynı zamanda kaybettiğin insanlar için. | Open Subtitles | و ليس لك فقط ولكن للشخص الذي فقدته أيضاً |
Böylece yaptığın tüm fedakarlıklara teşekkür ediyoruz ve ailemizin tatil parasını Sadece senin için harcamış olduk. | Open Subtitles | إذا لنشكرك على جميع تضحياتك... أنفقنا مدخرات الأجازة العائلية على شيء ما لك فقط |
- Olmaz. Evet biliyorum, biliyorum, Boş ver Sadece senin için söylüyordum. | Open Subtitles | نعم أعرف , أعرف , انني أقول ذلك فقط من أجلك أنت ؟ |
Evet, biliyorum, biliyorum. Boş ver, Sadece senin için söylüyordum. | Open Subtitles | نعم أعرف , أعرف , انني أقول ذلك فقط من أجلك أنت ؟ |
Sessizliğimi affetmelisin, çünkü Sadece senin için mücadele ettim. | Open Subtitles | لذا يجب أن تغفري لي صمتي لقد كافحت فقط لأجلك |
En üst rafta Sadece senin için ayırdığım çok güzel bir yer var. | Open Subtitles | لدي مكان جميل بإعلى الرف محجوز فقط لأجلك |
Askeri başarıların Sadece senin için değil ırkın için de aynı derece onur kaynağı. | Open Subtitles | انتصار جيشك كان شرفاً ليس فقط لك و لكن لكل أبناء عرقك |
Babam o kilisenin Sadece senin için değil, benim için de yapıldığını söylemişti. | Open Subtitles | اخبرني والدي بأن المعبد لم يبنى من اجلك فقط ولكن ايضآ من اجلي |
Sadece senin için koca bir liste. | Open Subtitles | ألن في بي زيتا. قائمة كاملة لكِ فقط. |
Plaja gideriz bir şişe şarap alırım ve Sadece senin için bir şarkı söylerim. | Open Subtitles | سنذهب إلى الشاطئ سأشتري زجاجةً من النبيذ وسأغني أغنيةً من أجلكِ فقط |
Sadece senin için Tanrıyı aradım. | Open Subtitles | هجرت الناس من أجلك |
Onları güzel ve özel yaptım Sadece senin için. | Open Subtitles | سأجعلهم لطاف وجميلون فقط من أجلكِ |
İzin ver, Sadece senin için özel birşey yapayım. | Open Subtitles | أريد أن أفعل شيئاً مميزاً لك لك وحدك |
Bu Sadece senin için değil ki. | Open Subtitles | -ليس لأجلكِ فحسب |