Seni kolayca vurabilirdim. Ize. Sadece seninle sohbet etmek istiyorum, Isaac. | Open Subtitles | كان من الممكن بسهولة ان اصيبك اريد ان احظى بحوار معك فحسب |
Sadece seninle ilgili değil tüm bu çocuklarla. | Open Subtitles | لكنني أخطأت الفهم ليس معك فحسب لكن مع كل الأولاد |
Benimle evlenmesen de umrumda değil, Sadece seninle olmak istiyorum. | Open Subtitles | لا اهتم إن تزوجت بي اريد ان اكون معك فقط |
Sadece seninle beraber olmak ve sevgililerin yaptığı şeyleri yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أكون معك فقط و أن نفعل أشياء طبيعية كصديقين |
Muhtemelen o da Sadece seninle gurur duymak istemiştir. | Open Subtitles | أعني, ربما كنت تريدها أن تكون فخورة بك فحسب |
Bak, ben Sadece seninle olmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أكون معك فحسب أريد أن أتعرف بك جيداً |
Lütfen beni öldürtme. Sadece seninle şakalaşıyordum. | Open Subtitles | أرجوك ألا تقتلني، كنت أمزح معك فحسب |
Gördüm evet, Sadece seninle konuşacak havamda değilim. | Open Subtitles | لقد رأيتهم، لكنّي لأودّ الحديث معك فحسب |
Sadece seninle vakit geçirmek hoşuna gidiyordu. | Open Subtitles | إنه أحب الوقت الذي يقضيه معك فحسب |
Ben Sadece seninle birlikte olmak istiyorum bundan daha fazlasını değil. | Open Subtitles | لقد أردت أن أكون معك فحسب ... . لم أرد أي شيء آخر عدا هذا |
Dinle adamım buraya Sadece seninle röportaj yapmaya geldim. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا لعمل مقابلة معك فحسب |
Stefano, Sadece seninle konuşuyorum başkalarıyla değil. | Open Subtitles | ستيفانو، أنا أتكلم معك فقط ليس مع أي شخص آخر |
Sadece, seninle güzelce sevişmek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد فقط أن أمارس الحب اللذيذ معك فقط |
Sadece seninle gülmek yerine herkesle gülmenin daha eğlenceli olduğunu fark etti. | Open Subtitles | هو أدرَكُ بأنّ المرحُ والضحك مع أشخاص أخرين ليس معك فقط |
Bütün hayatın boyunca çekici olacaksın. Sadece seninle uğraşıyordum. | Open Subtitles | ستكون جميلاً طيله حياتك, انا اعبث معك فقط |
Ya da belki Sadece seninle oynuyordur. | Open Subtitles | أو ربما أنها تتلاعب بك فحسب |
Sadece seninle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد التحدث إليك فحسب |
Eğer bu ilişki yürüyecekse Jenna, bu Sadece seninle alaklı olamaz. | Open Subtitles | إذا كان هذا سيُجدي، فلا يمكن أن يتعلّق بك فقط |
Lecter hakkında bir haber aldığını ve Sadece seninle paylaşacağını söylüyor. | Open Subtitles | قال ان لديه معلومات جديدة بخصوصه وسيشاركك بها فقط |
Sadece seninle ilgili bunu hissediyorum. | Open Subtitles | أنا لا أحس بهذا الشعور تجاه أى شخص آخر فقط أنت |
Şu anda kitabımın hiçbir önemi yok. Sadece seninle Paris'te yürümek istiyorum. | Open Subtitles | ليس لدي ما أفعله حيال كتابي كل ما أريده هو التسكع في باريس |
Ben Sadece seninle beraber kaliteli vakit geçirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد قضاء بعض الوقت المميز معك وحسب |
Bu Sadece seninle benim aramda. Kalkalım ve ne yapacağını göstereyim. | Open Subtitles | هذا فقط بينك وبيني دعنا نجرب ونرى ما العمل |
Sadece seninle birlikte olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقد اريد ان اكون معكي |
Bu Sadece seninle ilgili değil. Benimle, Donnie'yle, Mel'le ilgili. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بك لوحدك يا رجل (إنه يتعلق أيضا بي و (دوني) و (ميل |