"saf ve" - Translation from Turkish to Arabic

    • ونقي
        
    • نقية
        
    • طاهرة و
        
    • نقاوة
        
    • وساذجة
        
    • الطاهر
        
    Önce biri, sonra diğeri... ırzına geçiyorlar... saf ve masum olan her şeyi parçalayarak... iğrenç bir şehvetle... sarhoş nefesler ve terden oluşmuş bir sis içerisinde. Open Subtitles واحدا تلو الآخر باغتصابها ممزقين كل شيء برئ ونقي
    O, aşağılık suçluların, saf ve güzel elmaslarının satışından kazandıkları pis paraları değiştirmelerine yardım eder banka hesaplarını bulmak kolay ama kasadaki elmasları bulmak zor. Open Subtitles يقوم بمساعدة المجرمين الخبثاء بتصفية ملايينهم إلى ألماس جميل ونقي من السهل العثور على حسابات بنكية ولكن من الصعب الحصول على خزائن مليئة بالألماس
    saf ve temiz olmadığımdan ibadet edemez, dini anlamı olan hiçbir cismi elleyemezdim. TED كنت أعتبر غير نقية و ممنوعة من الصلاة أو لمس أي شيء له أهمية دينية.
    Sizin ilişkinizin iyi tarafı ikinizin de saf ve basit olması. Open Subtitles من الجميل ان علاقتكما انت وسارة نقية وغير متكلفة،تعلم؟
    Ama ruhuna sahip olamadı; çünkü kız çok saf ve iyiydi. Open Subtitles لكنه لا يستطيع امتلاك روحها لأنها طاهرة و طيبة للغاية
    Benimle ilişkisi ne olursa olsun en az buraya geldiği günkü kadar saf ve temiz. Open Subtitles بغض النظر عما فعلته معي إنها ليست أقل نقاوة منذ اليوم الذي دخلت فيه إلى هُنا
    İnanacak kadar saf ve genç sonuçta. Open Subtitles -وكانت شابة وساذجة بما فيه الكفاية لتصدّق ذلك
    Çok saf ve masum bir şeydi, değil mi? Open Subtitles كانتْ ذلكَ الشيء الطاهر و البريْ أليس كذلك ؟
    Altın mı? saf ve paha biçilemez altın. Open Subtitles ذهب صافي ونقي
    "Eğer ruhum ve vücüdum tamamen saf ve temizse, böylece," Open Subtitles إذا أنا نقية تماما في الجسد والروح ، إذن ،
    Bugün katedralde çok saf ve güzel görünüyordu. Open Subtitles لقد كانت نقية جدا وجميلة في الكاتدرائية اليوم
    Hepimiz hikâyeyi biliyoruz bakire küçük kız, saf ve tatlı bir kuğunun bedenine hapsoluyor özgürlüğüne kavuşmaya çalışıyor ve büyüyü bozabilecek tek şey gerçek aşk. Open Subtitles نعلم جميعاً بالأسطورة. فتاة بتول، نقية وجميلة، عالقة في جسد بجعة.
    Çünkü çok gerçek çok saf ve çok anlamlıdır. Open Subtitles لأنها حقيقية للغاية طاهرة و ذات معنى
    Tıpkı onun gibisin saf ve tatlı ve genelde haklı. Open Subtitles أنتِ مثلها تماماً... طاهرة و جميلة ودائماً محقة.
    Benim bu odaya girdiğim andaki kadar bile saf ve temiz değil şu anda. Open Subtitles إنها الآن أقل نقاوة من قبل عندما دخلت إلى تلك الغرفة
    Farklı kullanım ve kalite seviyeleri var ancak bu Abrasax Hanedanı'nın yaptığı en saf ve en değerli çözüm. Open Subtitles هناك مستويات مختلفة من الجودة والفائدة، لكن هذا الأكثر نقاوة والحل الأكثر قيمة المعمول من قبل (أبراساكس).
    Çok garip ve çirkin ve saf ve yalnız hissediyorum. Open Subtitles أشعر بأنني محرجة وقبيحة وساذجة ووحيدة
    Sadece Kişot aşkından, saf ve gerçek aşk uğruna vazgeçerdi. Open Subtitles "كيخوتي" هو الوحيد الذي يتخلى عن حبـِّه، بإسم الحب الحقيقي الطاهر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more