Vikipedi yazılarının bana söylemediği şey, buz tabakası altında suyun saklı olduğu, çünkü o zaman bunu bilmiyorduk. | TED | الشيء الذي لم تخبرني به ويكيبيديا هو أنه هناك ماء سائل مخفي داخل الصفيحة الجليدية، لأننا لم نكن قد عرفنا ذلك بعد. |
Palmiye ağaçlarının önünden geçip, garajında büyük gümüş havan topu saklı bir köşkün önünde durdular. | TED | قاده عبر أشجار النخيل وأوصله إلى منزل قديم بقاذف صواريخ فضي عملاق مخبأ في المرآب |
Bugün, Mali'nin başkenti Bamako'da, varlığı yalanlanan, bu saklı koleksiyon, yüksek rutubetten çürümekte. | TED | واليوم تقبع المجموعة مخبأة في باماكو العاصمة المالية، لتتعفن بفعل الرطوبة العالية. |
saklı nehir, Cebelitarık'tan Hidistan'a kadar mistisizm ile birbirine bağlanmış. | TED | الانهار المخفية, مترابطه مع التصوف من جبل طارق الى الهند |
Tanrı her bir hareketin hükmünü verir gizli saklı olan her şeyin iyi de olsa kötü de. | Open Subtitles | الإله سيحاسبنا على كلّ عمل حتى الخفيّ منها سواءً كان سيئاً أم حسناً |
Şimdi altın kitabın nerede saklı olduğunu bulmalıyız. | Open Subtitles | الآن نحن فقط يجب أن نكتشف حيث أنّ الكتاب الذهبي مخفي. |
"Mezarın anahtarı uzun süredir kayıp. Büyük Mavi Yılan tarafından yutuldu ve onun bağırsaklarında saklı." | Open Subtitles | مفتاح القبر تم فقدانه لقد إبتلع من ثعبان أزرق عظيم وهو مخفي ضمن أمعائه |
Orası saklı bir vadi, her türlü kötülükten sihirli bir şekilde saklanmıştır. | Open Subtitles | إنه واديٌ مخفي مخفيٌ بالسحر من كل الشرور |
Çölü güzel kılansa, bir yerinde bir kuyu saklı olması. | Open Subtitles | ما يجعل الصحراء جميلة أنّه في مكان ما يوجد بئر مخبأ. |
Dava Underwood sekreterine balkabağına saklı olan bir film içerisinde geldi. | Open Subtitles | انتهت القضية بآلة كاتبة وفيلم مخبأ داخل ثمرة يقطين |
Bak, dokuzuncu taş başka bir gezegende saklı. Elimizdeki tek şey bir geçit adresi. | Open Subtitles | الحجر التاسع مخبأ في كوكب آخر كل ما لدينا هو عنوان البوابة |
Evet, en iyi şeylerin insanların mahzeninde saklı olduğunu belirten bu monoloğu o yazdı. | Open Subtitles | و لقد صنع هذا المونولوج عن كيف أفضل الأشياء فى الحياة مخبأة فى سراديب البشر |
Kulüp evinizde bir süpriz saklı. | Open Subtitles | هناك مفاجأة مخبأة في النادي الخاص بك قليلا. |
...öyleyse senin tüm Shinobileri saklı Şelale Köyü'nü izlemeye göndereceğini de hesaplamıştır. | Open Subtitles | بينما يتأكد أنك أرسلت جميع الشينوبي إلى الخارج ليراقبو قرية الشلال المخفية |
Yüzdeki kan akışı değişikliklerine bakmak suretiyle bir insanın saklı duygularını öğrenebiliriz. | TED | بالنظر إلى تغييرات تدفق دم الوجه يمكننا كشف مشاعر الناس المخفية. |
saklı olan onun bilinmeyen parçalarıyla birlikte kayboldu. | Open Subtitles | لقد أختفي الخفيّ بصحبتها في أماكن غير معلومة |
Bir tehdide dönüşene kadar saklı tutsak daha iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أنه من الافضل إبقاء الأمر سراً حتى يشكل تهديد |
Birini seç. saklı yoldan git. Tünel seni ahıra çıkaracak. | Open Subtitles | اختاري شيئًا، أسلكي الممر الخفي سيؤدي بك النفق إلى الإسطبل |
Ama asıI gerçek, bu unutulmuş zindanda saklı kalacaktır. | Open Subtitles | وللأسف فستظل الحقيقة مدفونة فى ذلك القبو المنسى |
Bu kapalı yolun altında saklı bir oda var. Oradaydım. | Open Subtitles | لديهم حجرة خفية فى هذا الطريق المغلق لقد كنت هناك |
Göründüğünden fazlası saklı. | Open Subtitles | هل تؤمن بهذه الامور؟ انا أؤمن ان هناك الكثير مختفي ولا أراه. |
Bir sandık dolusu evlilik dergisi yatağımın altında saklı duruyor. | Open Subtitles | لديّ صندوق مليء بمجلات الزواجات مُخبأ تحت سريري |
Ben bir şeyi sakladığım zaman, ben onun bulunmasını isteyene kadar saklı kalır. | Open Subtitles | عندما أخبىء شيئآ يبقى مخبئ حتى أريده أن يوجد |
Tabii ki Amulet'in diğer yarısı çiçekli bir çayırda saklı. | Open Subtitles | طبعاً، نصف التعويذة الآخر لن يكون مخفياً في مزهرية ورود |
anne, mutluluğu bizim gülümsemelerimizde saklı olandır. | Open Subtitles | الام هى الشخص الذى سعادته تكمن فى ابتسامتنا |
Kilitli olacaktır saklı bir anahtar var kapının göz seviyesinin üstünde, sol taraftaki gedikte. | Open Subtitles | سيكون مغلقاً، ولكن هناك مفتاح مخبّأ في شقّ من الباب في اليسار، في مستوى العين مباشرة |