"sallanıp" - Translation from Turkish to Arabic

    • تتأرجح
        
    • إن لم تكن تبالي
        
    Küçük bir adam palmiye ağacında asılı duruyordu ve ağaç muson rüzgarı altında bir taraftan diğerine bir öne, bir arkaya sallanıp duruyordu. Open Subtitles فتى صغير معلّق على شجرة نخيل . و النخلة كانت تتأرجح . بسبب تلك الرياح الموسمية التي تحرك الشجرة إلى اتجاه
    Pekâlâ. Alt kat komşusu bir kadının balkondan sallanıp daireye koştuğunu gördüğünü raporladı. Open Subtitles حينا إذن، الجار في الطابق السفلي بلّغ عن رؤية إمرأة تتأرجح من على الشرفة ، وتمر بجانب الشقة.
    Kâlbime asılı bir şekilde duran ve her hareket edişimde sallanıp birbirine dolanan ağırlıklar varmış gibi hissediyorum. Open Subtitles يبدو الأمر وكأن هنالك أوزان صغيرة تتدلى من قلبي التي تتأرجح وتُسحب في كل مرة أتحرك فيها
    Sonunda da tek başına, ölmüş, sallanıp durursun. Open Subtitles أخيراً سوف تتأرجح وأنت و حيد و ميت
    Burada sallanıp da üzerine sinekler üşüşsün istemiyorsan şimdi konuş. Open Subtitles إن لم تكن تبالي بأن أشاهدك وأنت تعدم هنا وفمكَ مليء بالحشرات تكلّم الآن
    Burada sallanıp ve üzerine sinekler üşüşsün istemiyorsan şimdi konuş. Open Subtitles إن لم تكن تبالي بأن أشاهدك وأنت تعدم هنا وفمكَ مليء بالحشرات تكلّم الآن
    Ve seni görüyorum Nayan, orada durup, iki dünya arasında sallanıp sonsuz kurtuluşun için bahse giriyorsun. Open Subtitles وأراك يا "نايان", واقفاً هناك, تتأرجح بين عالمين, وتراهن على خلاصك الأبدي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more