Çay kitaplara ve şiirlere konu oldu, imparatorların favori içeceği ve sanatçılar için bir ortam oldu. | TED | كان الشاي موضوعًا رئيسيًا للكتب والشعر، والشراب المُفضل للأباطرة، وملهمًا للفنانين. |
Yine de sanatçılar için başka gelir kaynakları var. | TED | على أية حال، هناك مصادر دخل أخرى للفنانين |
Yalnızca sanatçılar için olan ve onların birlikte çalışıp kariyer yaratmalarını sağlayacak bir sosyal medya oluşturmayı önerdi. | TED | فاقترح علي بأن ننشئ وسيلة تواصل، حصرية للفنانين ليستطيعوا التعاون مع بعضهم البعض ويصنعوا مهنة. |
Bunları yapan sanatçılar için üzülüyorum. | Open Subtitles | حسناً، أشعر بالأسف من أجل الفنانين في هذه الحفلات |
- Hayır, o sanatçılar için. | Open Subtitles | لا ، لا أنها من أجل الفنانين |
Bu kurumlar, ekonomik saygınlık, bolluk değil saygınlık, içerisinde yaşamak isteyen sanatçılar için, en iyi fırsat konumundalar. | TED | هم الآن يوفرون أفضل الفرص ليكون للفنانين حياة تتسم بالكفاف المادي، ليس الثراء، وإنما الكفاف. |
"Muhalif sanatçılar için Karakter Profiline Göre... Hapishane Şartları". | Open Subtitles | "ظروف السجن للفنانين المخربين مبنية على سمات الشخصية" |
- sanatçılar için falan mı diyorsunuz? | Open Subtitles | تعني، للفنانين أو شيء من هذا القبيل؟ |
Karım, biz evlenmeden önce, Chicago'daki sanatçılar için böyle evler inşa etmişti. | Open Subtitles | بنت زوجتي منازل كهذه للفنانين في "شيكاغو" قبل زواجنا. |
Bu sanatçılar için bir stüdyo. | TED | هذه استوديوهات للفنانين. |
sanatçılar için tuttuğum odada kalıyorsun. | Open Subtitles | انا لدي غرف للفنانين |
sanatçılar için bir dernek... | Open Subtitles | ومن زمالة للفنانين... |